Şubat Anketinin Sonucu Belli Oldu!

anket şubat

Evet, sevgili Ford Blog takipçileri… Parayı hayatımıza sokan Lidyalıların asla böyle bir ikilemi olmamıştı… Hatırlarsanız sizlere aşk mı, para mı diye sormuştuk ve kazananı açıklıyoruz: Para.

Elbette “para” şıkkını işaretleyenlerin kendilerince haklı sebepleri vardır, ancak gerçek aşk parayı bile umursatmayacak kadar kör edici olabilir, diyoruz ve her anketimizde olduğu gibi kazanan tarafla ilgili derlediğimiz ilginç bilgileri sizlerle paylaşıyoruz. Buyurun, para ile ilgili şaşırtıcı gerçekler…

Madem her şeyi Lidyalılar başlattı. Nasıl başlattı bir bakalım. Günümüzdeki “5 Kuruş”tan bile daha küçük, ama yüzde 75’i altın, yüzde 25’i gümüşten oluşan alaşımdı Lidyalıların parası.

Sonra, çok sonra Çinliler ellerindeki ipekleri farklı bir şekilde değerlendirmek istemişler ve ipek ile kâğıt hamurunu karıştırarak ilk kâğıt parayı ortaya çıkarmışlar. Bu parayı basmak o kadar kolaymış ki, ilk enflasyon da bu şekilde oluşmuş. Böylesine kötü bir sonuçla karşılaşınca Çinliler ne yapmışlar? Kâğıt parayı yasaklamışlar! Gayet temiz bir çözüm…

Kâğıt para demişken, dünya üzerinde hâlihazırda piyasada olan tüm paranın sadece yüzde 8 kadarı kâğıt ya da fiziksel para. Geri kalan yüzde 92’lik dilim tabii ki sadece dijital olarak varlığını sürdürüyor. Yaşasın dijital alışveriş!

Dünyanın parasını basan kocaman bir “tekel” var desek? Monopoly oyunu için yılda 50 milyar dolar değerinde banknot basılıyormuş! Tabii ki sadece oyunda geçerli bu paralar, ama olsun…

Gerçek hayatta bu meblağdaki paraları gören bir isimle devam edelim. Uyuşturucu baronu Pablo Escobar’ı duymayan, bilmeyen yoktur. Escobar, hayatının bir döneminde haftada 500 milyon dolar kazanıyordu; öyle ki bu para yasa dışı olduğu için bankaya da yatıramıyordu. Bakmış ki yastık altı, dolap içi vs. bunca parayı saklamak mümkün değil, Escobar paralarını istiflemek için bildiğiniz depo yaptırmış. Bu depolardaki fareler zaman içinde Escobar’ın 10 milyar dolarını (depolardaki paranın yaklaşık yüzde 10’u) yemişler; evet, gerçek anlamda yemişler…

Madem konu yemeğe geldi, o zaman size bir soru: Bir restorana gittiniz ve bir de bakmışsınız ki cüzdanınızı almayı unutmuşsunuz, ne yapardınız? Siz ne yapacağınızı düşünürken bizler size Frank McNamara ne yapmış, onu anlatalım. 1950 yılının şubat ayında McNamara bir iş gezisi için New York’a gelmiş ve öğlen yemeği sırasında cüzdanını yanına almadığını fark etmiş. Sonrası büyük bir utanç ve eşinin kefaletini ödemesi neticesinde yeni bir özgürlük. Ama McNamara sadece restoranlarda geçerli bir kart fikrini bu tecrübeden sonra düşünmüş. Ve ortaya Diners Club kartı çıkmış… Yani günümüzde kullandığımız kredi kartlarının ilk örneği. Ee, baştaki soruya dönelim, siz ne yapardınız, düşündünüz mü?

Yazımızı bir güzellik yarışması ile bitirelim dedik ve sizleri 2017 yılının en güzel banknotu ile tanıştırmak istedik: 2017 yılının en güzel banknotu Uluslararası Banknot Cemiyeti (IBNS) tarafından düzenlenen oylama ile “10 İsviçre Frangı” seçilmiş. Bir yüzünde orkestra şefinin eli ve zaman dilimlerine bölünmüş dünya, diğer yüzünde ise dakikliği ile nam salmış İsviçre raylı sistemi ve bu dakikliği ölçen ünlü İsviçre saat mekanizması ile para severlerin tercihi olmuş. 2018 yılının en güzel banknotu adaylarına buradan ulaşabilirsiniz. 

Ama biliyoruz ki aslında en güzel para ceplerimizdeki, hak ederek kazandığımız paradır…