El Ele, Daha İyi Bir Geleceğe…

Ali R. Aksoy
Yazarlar

Ali Rıza Aksoy İnsan Kaynakları Lideri

Dünya üzerindeki her kültürde kendi birikim, gelenek ve göreneklerine göre kadın ve erkeğe belli rol ve sorumluluklar biçilir. Bu roller gelişmiş toplumlarda birbirlerine daha paralel ilerlerken, gelişmekte olan ya da gelişmemiş toplumlarda kadın ve erkek hakları arasındaki uçurum korkutucu boyutlara ulaşır.

Yüzyıllardır toplum ve kültür tarafından erkeğe yüklenen güç, iktidar, bedensel üstünlük gibi tanımlar, azımsanamayacak kadar çok erkeğin bu hakları kaybettiğini hissettiği zamanlarda, kendinden daha güçsüz gördüğü kadına olmadığı bütün o sıfatları şiddet yoluyla kabul ettirme çabasına kayıyor. Günümüzde maalesef hâlâ konuşmaya devam ettiğimiz erkek şiddeti, kadınları kendilerinden daha “alt” bir mertebede görmeye devam eden “cinsiyet ayrımcılığı”na da evirilmiş durumda. İşte tüm bu yukarıda saydığımız neden ve sonuçlar doğrultusunda, bu önemli konu hakkında bir nebze olsun çalışma arkadaşlarımızı bilinçlendirmek istedik ve farkındalık yaratmak adına Ford Otosan’da “Eşitlik ve Şiddetsizlik Semineri”ni gerçekleştirdik.

Katılım ve ilginin yoğun olduğu seminer sonuçlarımız ise attığımız adımın ne kadar gerekli ve doğru olduğu konusunda bizi yüreklendirdi. Daha önce şahit olduğu davranışların şiddet tanımlaması içerisine girdiğini bilmeyen arkadaşlarımız konu hakkında bilgilenirken, şahit oldukları davranışlara nasıl yaklaşmaları gerektiğini de öğrendi. Normalleştirilmiş, kanıksanmış söylem ve davranışların aslında kadınlara uygulanan psikolojik şiddetten başka bir şey olmadığını; şiddetin sadece cinsel ve fiziksel değil, ekonomik de olabileceğini; şiddetin bir toplumu kadın, erkek, çocuk ayırmaksızın nasıl temelden sarstığını çarpıcı biçimde anlamış olduk.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü ile 10 Aralık İnsan Hakları Günü arasındaki 16 günlük “Dünyayı Turuncuya Boya” hareketine dahil olduk ve seminerlerle birlikte etkiyi daha da pekiştirmek için “Konuşma-lıyız!” manifestosu çevresinde şiddet ve eşitsizlik kavramlarının çıkış noktalarını ve sonuçlarını tüm çalışanlarımıza anlatmaya gayret ettik.

Seminerlerin yanı sıra, özellikle dilimizdeki şiddeti durdurmanın ne kadar önemli olduğunu, şiddetin ekonomik de olabileceğini anlamaları için şiddet tanımımızı genişlettik. Şiddetin kapsamını, türlerini ve karşısında takınmamız gereken tavrı üstüne basa basa anlatmaya çalıştığımız bu kampanyaya Genel Müdürümüz Haydar Yenigün de kaleme aldığı bir yazıyla destek verdi. Haydar Bey’in yazısında ısrarla bahsettiği ve benim de sonuna kadar katıldığım nokta; bilinçlenmeliyiz ve bu bilinci herkese aşılamalıyız.

Çalışma arkadaşlarımıza şiddetin devam edebilecek yıkıcı etkilerinin ne gibi boyutlara ulaşabileceği, şiddetin tanımı ve türlerini, cinsiyet ayrımcılığı ile arasındaki farkları enine boyuna tartışabildiğimiz bu seminerlerde Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) ile ortak hareket ettik. Şiddeti önlemede kişisel, toplumsal veya yasal olarak nasıl hareket edebilecekleri konusunda çalışma arkadaşlarımızı bilgilendirmeyi amaçladığımız bu çalışmada Ecem’in hikâyesini de acı bir şekilde öğrenmiş olduk…

Çoğunuz biliyor Ecem’in hikâyesini. Ama bilmeyenler için Ecem’in, bir kız çocuğunun hikâyesini bir kez de burada anlatmak istiyorum... 17 yaşında kanserle savaşından galip çıkmış, gözleri geleceğe umutla bakmış bir çocuğun hikâyesi bu. Bir erkek tarafından öldürülmüş, daha 17’sinde ölümle tanışmış Ecem Balcı’nın kısacık hayatının hikâyesi. Ecem’in hikâyesi belki de daha hangi mesleği seçeceğine bile karar veremeden, hayata dair onlarca şeyi deneyimleyemeden, yaşayamadan maalesef son buldu…

Geçtiğimiz kasım ayındaki Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde yıl içerisinde 363 kadının, erkek şiddetinin kurbanı olarak hayatlarını kaybettiğini öğrendik. Neredeyse her gün bir kadını yitirmişiz ülkemizde. Her gün, her saat, her dakika dünya üzerinde bir kadının yok edilişini kanıksayarak nefes almak, insani değerlerimizi parça parça koparıyor bizden. Peki, bunca kadının hikâyesi varken neden Ecem?

Çünkü Ecem bizden, içimizden, Ford Otosan ailemizden birinin, her gün birlikte çalıştığımız mesai arkadaşımızın canı gibi sevdiği yeğeniydi. Ateş içimize düştü bu kez, tıpkı ülkemizde her gün onlarca eve düştüğü gibi… Bir acıya bu kadar yakından tanık olmak, gözlerimizi daha çok açıyor demek ki…

Bugünden başlayarak şiddetin etkilerini derinden algılayıp bu konu hakkında farkındalık yaratmaya başlamalı; kişisel, toplumsal ve yasal olarak üzerimize düşeni yapmalıyız. Ford Otosan olarak gerek kendi içimizde gerekse toplumda şiddet ve eşitsizlik konusunda fark yaratacak adımlar atmaya devam edeceğiz. Daha iyi bir geleceğe hep birlikte, el ele verdiğimizde ulaşabileceğimizi unutmamak dileğiyle…