Türkiye’nin Pazarları 13. Bölüm: Antalya Etiler Pazarı

trp13
coskun aral

Coşkun Aral Coşkun Aral

Takvime göre kısa ama bizim için uzun sayılabilecek bir aradan sonra Türkiye’nin Pazarları macerasından tekrar merhaba! Uzun sayılabilecek diyorum çünkü yolları, pazarları ve sizleri çok özledik. Bu süreçte biraz dinlendik, yeni rotalar ve projeler için planlar yaptık ama en çok da soğukların geçmesini bekledik. Bu yıl, malum, alışılmışın dışında bir kış geçiriyoruz ve çekimlerin büyük kısmını açık havada yapan bir program için pek uygun şartlar yoktu.

Ama bazen dinlenmek ve özleşmek de iyidir. Bu zaruri ara sayesinde daha enerjik bir şekilde Türkiye’nin Pazarları’nın ikinci sezonuna başlıyoruz! Bu sezonun ilk bölümü için de ülkenin olabildiğince ılık coğrafyalarına gitmek istedik ve Antalya’yı seçtik.

Antalya’yı seçmemizin bir nedeni de çekimden önceki günlerde Türkiye’nin ilk ve tek Fotoğraf Zirvesi için ben de Side’deydim. Tüm ülkeden fotoğraf profesyonellerini ve tutkunlarını bir araya getiren bu etkinlikten sonra, Datça’dan gelen Timur’la buluştuk ve Antalya’ya doğru yol aldık. 

Antalya yolculuğumuzda bize Ford Tourneo Custom eşlik etti. Yüksek teknoloji donanımı konforla birleşince ortaya çok rahat bir yolculuk çıktı. Bu yolculukta yeni SYNC 3 sistemi ile akıllı telefonlardan aşina olduğunuz tıklama ve kaydırma fonksiyonlarını geliştirilmiş Türkçe sesli komutlar ile birleştiren multimedya ekranı işimizi bir hayli kolaylaştırdı. Bu özelliklerin tümü, sürüş esnasında aracımızın multimedya özelliklerini kumanda ederken ellerimizin direksiyonda ve gözlerimizin yolda olmasını sağladı ve bize güvenli bir yolculuk sundu. 

Antalya için “Bir günde dört mevsimi yaşayabileceğiniz şehir” derler, malum. Biz de buna tanık oluyoruz. Timur’la buluştuğumuz şehirlerarası yollar karla kaplıyken deniz seviyesine indiğimizde 18 derecelik hava sıcaklığına kavuşuyoruz. Bu güzellikler pazarda karşılaşacağımız ürün kalitesiyle birleşince içimden Antalya’ya yerleşme fikri -geçiyor- diyemeyeceğim çünkü program boyunca sık sık bahsettiğime göre bu fikir pek de geçip gitmemiş.

Programı yapamadığımız süreçte hepinizin malumu olduğu üzere ekonomik koşullar epey zorlaştı. Fiyatlar da son derece değişti. Özellikle İstanbul’daki meyve sebze fiyatları, uzun yollardan ve üretici ile tüketici arasındaki aşamalardan ötürü epey yüksek seyrediyor. Antalya ise seracılığın merkezi ve bizim İstanbul’da ulaştığımız ürünlerin pek çoğunun yola çıktığı yer. Bu yüzden daha makul fiyatlar bekliyoruz. 

Pazartesi Kurulan Bir Pazar: Etiler Pazarı

Antalya Etiler Pazarı pazartesi günleri kuruluyor. İlk bakışta mütevazı bir pazar gibi görünse de çeşitleri ve kalitesi ile bizi epey özel bir pazar karşılıyor.

Pazarcı kardeşlerime fiyatların ne durumda olduğunu soruyoruz. Sıcak haftaya denk gelmemize ve pek çok fiyatın yarı yarıya düşmüş olmasına rağmen genel seyri yine de pahalı buluyorum. Üstelik pazarcılık terminolojisi de değişiyor; birçok ürünün fiyat etiketinde artık kilo değil yarım kilo fiyatları var. 

Pazarı gezmeye başlayınca İstanbul’da bu mevsimde bulamayacağımız kalitede domatesler, salatalıklar ve bilumum sebze meyveyle karşılaşıyoruz. Yola çıktığımda aklımda birkaç yemek seçeneği vardı ama tezgâhları görünce kararımı netleştiriyorum.

İkinci Sezonun İlk Menüsü

Pazarda müthiş pazılar var, büyük yapraklı ve etli yapısıyla ilk görüşte iştah açıyor. Pazıyla ilgili aklımdan hem sarma hem çorba geçiyor ama benim karar vermeme gerek kalmadan tüm lezzeti ve bereketiyle pazıyı iki ayrı yemekte kullanacağız. Aşağıda bahsedeceğim, videoda da izleyebilirsiniz. 

Bir de dolma yapacağız bu bölüm ama biraz farklı bir dolma bu: İçli dolma içiyle biber dolduracağız. Bilmeyenler için söyleyeyim, bunun adı Firik Dolması. 

Pazar esnafıyla hem eğlenceli hem bilgilendiğimiz sohbetler eşliğinde dolmalık biber, kuru soğan, domates, limon, yeşillikler, lor peyniri, sumak, nane, sarımsak ve Timur için acı biber de aldıktan sonra Timur’la bir süreliğine ayrılıyoruz. 

Timur’un hem Türkiye’nin Pazarları kitabı için fotoğraf çekmesi hem de kıyma, yoğurt gibi ek malzemeleri satın alması gerekiyor ama birkaç dakika sonra buluştuğumuzda yine inisiyatif aldığını görüyorum. Bu sefer de taze halka tatlısı bulmuş Timur ve kaçırmadan hem kendine hem de bana almış. Demli çay eşliğinde ara öğün tadında halka tatlımızı yiyoruz.

Pazardan ayrılmadan önce yumurta satın aldığımız esnaf kardeşimizden sizin bu bölümü izlediğiniz hafta yumurtaya yeni bir zam geleceğini, meğerse yumurtanın da bir borsası olduğunu öğreniyoruz.

Çok Özel Bir Adresteyiz: 7 Mehmet

Bu bölümde mutfak olarak bize harika deniz manzaralı terasıyla, hem Antalya’nın hem Türkiye’nin en önemli restoranlarından biri olan 7 Mehmet kapılarını açıyor. Her gelişimde mutlaka uğrayıp leziz yemeklerinden tattığım restoranın içinde müşterilere servis devam ederken biz de terasta kendi yemeklerimizi yapmaya başlıyoruz.

Ben soğanları doğrarken Timur da Asiltane zeytinyağını tavada ısıtıyor. Kızgın yağ ile soğan buluşuyor, hemen ardından aralarına sarımsak da katılıyor. Türkiye’nin Pazarları macerasının en az biz ve kamera arkası ekibi kadar önemli olan parçası, artık ne yazık ki çok az ve çok pahalıya bulunan çam fıstıklarından birkaç tanecik de karışıma ekliyoruz. Biraz döndürdükten sonra iç harcının başrol oyuncusu kıymayı da ekliyoruz.

Kıyma kızarmaya başladığında Timur’un aklından geçeni tahmin etmek zor olmuyor: Yemeği, dolmayı boş verip ekmek arasına koymak… Ama çekilmesi gereken bir program var. Bu yüzden Timur’a nazikçe engel olup iç harcının tuzunu, kimyonunu ve sumağını ekleyerek lezzetini artırıyorum.

Sonra Timur’la yerleri değiştiriyoruz. O oturup domatesi, kırmızı biberleri doğruyor. Ben hem ona kılavuzluk ediyorum hem de ocaktaki içi takip ediyorum. Doğranan malzemeleri de içe ekliyoruz.

Ardından Timur’a dolmalık biberleri hazırlamayı öğretiyorum. Timur’un ortaya çıkmak için bu programı bekleyen gizli yeteneği, dolmalık biberlerde de kendini gösteriyor. Her ne kadar dolma içini bir an önce ekmek arasına atmak istese de onu el emeğiyle hazırladığı biberler için ikna ediyorum.

O sırada hazır olan iç harcını biberlere doldurmaya başlıyoruz. Bu dolmanın en karakteristik özelliğine sıra geliyor: Dolmaları önce yumurtaya, sonra una  batırıyoruz ve kızgın yağa bırakıyoruz.

Pane harcı kızgın yağla birleşince Timur ufak bir panik yapıyor ve dolmalarla sıkı bir mücadeleye giriyor. Yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu söyleyince gidip kontrol ediyorum. O kadar da büyük bir sorun yok, pane harcı biraz zarar görmüş. Yine de daha büyük bir felaketten kurtardığım dolmaları bir başka tencereye alıyorum.

Sıra pazıya geliyor. Pazıları suda haşlanmaya bırakıyoruz. Temiz bir wok tavada yeni bir yağ hazırlıyoruz. Yağ kızarken doğradığım naneleri ve maydanozları sarımsak ve lor peyniriyle karıştırıyor ve bunun içine de zeytinyağı ekliyorum. 

Pazılar haşlanınca yaprak sarması yapar gibi ama pazının bazı etli kısımlarını ayırarak içine bu peynirli içi ekliyoruz, sarıyoruz ve Timur’un denetimi altındaki yağa bırakıyoruz. Timur yine kızarmış yağ ile mücadeleye giriyor ama sonuç son derece tatmin edici.

Elimizde kalan pazıyı değerlendirmek için kıyma ve pazıyı kavurmaya bırakıyor, kalan unu ve yumurtayı değerlendirmek için de Asya usulü bir hamur hazırlıyorum. Bunu bir tür erişte olarak çorbanın içinde kullanacağız. Hamur çorbayla bütünleşirken leziz süzme yoğurt ve çorbanın suyuyla kesilmeyen bir terbiye hazırlıyorum. Tüm parçalar birleşince ortaya enfes bir pazı çorbası çıkıyor.

Biz yemeğimizi hazırlarken 7 Mehmet mutfağından gelen müthiş ikramlarla da şımartılıyoruz. Çok özel lezzetlerin yer aldığı bu servisi ve hemen ardından nihayet yenmeye hazır hale gelen tüm yemeklerimizi YouTube’da Timur Akkurt kanalında  bulabilirsiniz. En güzeli de hiçbir malzemeyi çöpe atmamış olmamız. 

Türkiye’nin Pazarları’nın sonraki bölümü şimdiden hazır: Müthiş bir kadroyla çektiğimiz Datça bölümünde usta çizer, nam-ı diğer Otisabi'yi, Yılmaz Aslantürk'ü ve belgesel ustası Ertuğrul Karslıoğlu'nu göreceksiniz. Birbirinden güzel yayınlara imza atan sevgili Şenay Akkurt da Datça bölümünün konuklarından biri olacak.

Türkiye’nin Pazarları’nın yeni sezonu için daha çok sürprizimiz ve ziyaret edeceğimiz daha çok rotamız var. Bu sezon Ford Otosan ile özellikle geçen sezon bir türlü gidemediğimiz Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu pazarlarına doğru keyifli yolculuklara çıkmaya devam edeceğiz. 

YouTube’da Timur Akkurt’un ve benim kanallarıma abone olmayı, birbirinden farklı içeriklerle hazırladığımız videoları beğenmeyi ve sevdiklerinizle paylaşmayı unutmayın!

Görüşmek üzere…