Doğal Afetlerin Travmatik Etkilerine Karşı Uzman Tavsiyeleri

Travmatik Olaylar

Geçtiğimiz günlerde yaşamış olduğumuz deprem felaketi, başta 10 ilimizdeki vatandaşlarımız olmak üzere hepimizi derinden etkiledi. Ülke olarak bir yas süreci içindeyiz. Bir yandan deprem felaketinde yaralanan, vefat eden, yakınlarını ve evlerini kaybedenler için üzülürken bir yandan da kendimiz ve çevremiz için de endişeleniyoruz.

Felaketin yarattığı psikoloji pek çoğumuz için üzüntü ve stresin genel bir çıktısı olsa da olayın travmatik etkilerini de unutmamak lazım. Uzmanlar, deprem gibi doğal afetlerin insanlar üzerinde ruhsal travmatik etkiler yaratabildiğini belirtiyor. Üstelik bu surum sadece yetişkinler için değil, çocuklar için de geçerli. Çocuklar da deprem sırasında ve sonrasında travmatik tepkiler verebiliyor; ancak yetişkinler gibi kendilerini ifade edemeyebiliyorlar. Bu nedenle, deprem sonrası çocuklarla nasıl konuşulacağı, travma belirtilerinin neler olduğu ve tedavisi gibi konular oldukça önem taşıyor.

Peki, ülkece kaygı içinde olduğumuz bu dönemde travma ile mücadele etmek için neler yapabiliriz? Sevgili Uzm. Psk. Gökçen GÖKÇE KAYALAR ve Uzm.Psk. Çağla KAV DOĞANÇAY doğal afetlerin yetişkinler, çocuklar ve ergenler üzerindeki olası ruhsal travmatik etkilerine karşın birtakım tavsiyeleri bizlerle paylaşıyor.

Doğal Afetlerin Yetişkinler Üzerindeki Olası Ruhsal Travmatik Etkilerine Karşın Bazı Öneriler

Kişiyi aşırı korkutan, dehşet içinde bırakan, çaresizlik yaratan, çoğu kez olağandışı ve beklenmedik olaylara travmatik olay, bu olayların yarattığı etkiye ise ruhsal travma demekteyiz. Deprem gibi travmatik olaylardan sonra bazı olağandışı tepkiler verilmesi olağandır. Bu tepkiler şu şekilde sıralanabilir;

-Güvende hissetmeme, öfke, suçluluk, umutsuzluk, kaybolmuş hissetme, rahatsız edici rüyalar

-Unutkanlık, dikkat sorunları, kafa karışıklığı, hesaplama yapmada güçlük, sürekli olayı düşünme,

-İştah ve uykuda artma/azalma yönünde değişiklikler, dinlenememe,

-İletişim sorunları, yalnız kalma isteği, yaşananları sürekli anlatma isteği, ağlama nöbetleri, alkol/sigara/ilaç kullanımında artış, bazı yer ve etkinliklerden kaçınma.

Tüm bu tepkilerin travmatik olay tamamen bittikten sonrasındaki ilk 15 günden itibaren azalarak ortadan kalkması beklenir. Bu şikayetlerin azalmaması ya da artarak devam etmesi durumunda mutlaka bir uzman desteğine başvurulmalıdır.

Kendinizi daha iyi hissetmek için neler yapabilirsiniz?

• Olaydan sonraki ilk günlerde hissettiğiniz kaygı sizi çıldıracak ya da ölecekmiş gibi hissettirebilir. Unutulmamalıdır ki; bu duygular akut dönemde çok normal duygulardır ve bunları yaşayan sadece siz değilsiniz. Zamanla kaygınız azaldıkça bu duygular da ortadan kalkacaktır.

• Yaşadığınız olayı sizi dinleyecek bir yakınınız ya da sevdiklerinizle sık sık konuşmaktan kaçınmamalısınız. Sosyal destek ağı, duyguların ve düşüncelerin bastırılmadan rahatça ifade edilebilmesi iyileştirici bir etkiye sahiptir.

• Deprem sonrası kapalı ortamlara girmek ya da kalabalık yerlerde bulunmak zorlayıcı olabilir. Böyle zamanlarda kaçınmadan ancak yanınızda güvendiğiniz bir kişi ile bunları yapmayı deneyebilirsiniz.

• Gereksiz medya takibi ve doğaüstü yorumlar gibi dedikodu mahiyetindeki açıklamalardan kaçınmalısınız.

• İlk günlerde yaşanabilecek uykusuzluk, iştahsızlık ve kaygı halini gidermeye yönelik alkol, sigara ve sakinleştirici ilaç gibi geçici iyilik hali yaratacak şeylerin kullanımından kaçınılmalıdır.

• Böyle olaylardan sonra insanlar bir suçlu arama eğiliminde olabilirler (senin yüzünden, benim yüzümden vb.) Böyle söylentilerin ya da iç konuşmalarınızın hedefi olmaktan kaçınmalısınız.

• “Şöyle hissetmeliyim, nasıl böyle düşünürüm, ben anneyim/babayım, sorumluluklarım var” gibi kendinizden yüksek düzeydeki beklentilerinizi düşürmeye çalışıp insan olduğunuzu ve beklenmedik bir olaya karşı doğal tepkiler verdiğinizi hatırlamaya çalışmalısınız. Söz konusu çocuklarımız bile olsa, onların da sürekli iyi hissetmesi gerektiği ile ilgili inançlardan uzaklaşmalıyız. Unutulmamalıdır ki burada önemli olan çocukla acıyı paylaşmamak değil, doğru yöntemle, travmatize etmeden paylaşmaktır!

Eğer kişi;

• Enkaz altında kalmışsa,

• Aile bireylerinden enkaz altında kalan varsa,

• Enkaz altında bir yakını vefat etmişse, iyilik haline bakılmaksızın mutlaka bir ruh sağlığı uzmanından destek alınmalıdır.

Uzm. Psk. Gökçen GÖKÇE KAYALAR

FORD OTOSAN

 

Doğal Afetlerin Çocuk ve Ergenler Üzerindeki Olası Ruhsal Travmatik Etkilerine Karşın Bazı Öneriler

Çocuklar ve yetişkinlerde ruhsal travmalara dair tanımsal bir ayrım yoktur. Çocuklar da yaşamlarının olağan ritmi dışında gelişen olağan dışı olaylara travmatik tepkiler verebilmektedirler. Bu tepkiler genel belirtiler halinde olabildiği gibi her yaş ve gelişim dönemine ait çocuğun kendisine özel belirtiler de olabilmektedir.

Çocuk yaşadığı travmatik olayı hem kendi yaşamına hem de yakınlarının yaşamına tehdit olarak algılar.

Bebeklerde Görülebilecek Belirtiler;

• Kaygılı ve korkulu görünme,

• Tuvalet eğitimi varsa gerileme şeklinde alt ıslatma,

• Konuşmaya başladıysa gerileme şeklinde konuşmada duraksama ya da kekeleme,

• Ebeveynlerinden ayrılma korkusu,

• Uykuya dalmakta ve devam etmekte zorlanma,

• Yaşanılan travmatik olayla ilgili tekrarlayan oyun oynama arzusu

Okul Öncesi Çocuklarda Görülebilecek Belirtiler;

• Gerçekçi olmayan korkularda artış (karanlık-canavar korkusu vb),

• Günlük yaşama uyum güçlüğü,

• Saldırgan davranışlar gösterme

• İçe kapanıklık,

• Gerileme davranışı gösterme-bebeksi konuşma-alt ıslatma vb

Okul Dönemi Çocuklarında Görülebilecek Belirtiler;

• Okul reddi,

• Kabus görme, uyku sorunları,

• Dikkati toplamakta zorlanma,

• Agresif davranışlar,

• Gerileme davranışı gösterme,

Ergenlerde Görülebilecek Belirtiler;

• Geleceğe dair olumsuz düşünceler,

• Çaresizlik hissinde yoğunlaşma,

• Yetişkin gibi davranma,

• Ebeveynlerle çatışmalarda artma

• Tehlike algılarında azalma görülebilmektedir.

Tüm bu tepkiler olağandışı bir olaya verilen doğal tepkilerdir; ancak burada önemli olan bu tepkilerin ne kadar süre devam ettiğidir. Bu belirtiler;

-2 haftadan fazla devam ediyorsa,

-Çocuk ya da ergenin günlük yaşamını işlevsizleştiriyorsa,

-Fiziksel etkiler (karın ağrısı-iştah azalması- vb) yoğunluğu azalmadan artarak devam ediyorsa, uzman desteğine başvurulmalıdır.

Çocukların deprem hakkında bilgilendirilmesi nasıl yapılmalıdır?

Özellikle ergenlik öncesi dönemde en çok dikkat edilmesi gereken konu; çocukların afet ile ilgili haberlere maruz bırakılmamasıdır. Yaş dönemleri dikkate alındığında ise; Çocukların gelişim dönemlerine göre deprem hakkında bilgilendirme yapmak gereklidir.

3-11 yaş çocuklarında;

• Bu yaş aralığında henüz soyut kavramlar algılanamadığı için korku oluşturabilecek gerçek fotoğraf, video vb. göstermeden “Deprem”in bir doğa olayı olduğu- (diğer doğa olaylarından örnekler vererek-sel-yangın vb) yaşandığı takdirde nasıl önlem alınması gerektiği anlatılmalıdır.

Örneğin; “Hani bazen çok yağmur yağdığı zaman yağmur suları sanki denizmiş gibi oluyor hatırlıyor musun? İşte buna doğa olayı diyoruz. Buna benzer başka şeylerde olabiliyor dünyamızda; mesela deprem diyerek,

*hiç yaşamamışsa- toprak çok kuvvetli sallanmaya başlar. Bu bizim evlerimizi de sallar, arabalarımızı da sallar aynı bir salıncak gibi düşünebilirsin. Evimiz güvenli. Deprem olmaya başladığında yanında bir yetişkin varsa hemen onun yanına gitmen gerek. Eğer tek başınaysan ve evdeysen seninle neler yapmamız gerektiğini hadi birlikte çalışalım diyerek çocuğunuza güvenli alanları ve nasıl durması gerektiğini oyun oynar şekilde gösterebilirsiniz. Örn: Deve- cüce oyunu)

*yaşanmışsa- hani hatırlıyor musun deyip depremin olduğu günü anımsatmakla başlayabilirsiniz. Sonrasında toprak çok kuvvetli sallanmaya başladı. Bu bizim evlerimizi de salladı, arabalarımızı salladı aynı bir salıncak gibi düşünebilirsin. Deprem olmaya başladığında yanında bir yetişkin varsa hemen onun yanına gitmen gerek. Eğer tek başınaysan ve evdeysen seninle neler yapmamız gerektiğini hadi tekrar çalışalım diyerek çocuğunuza güvenli alanları ve nasıl durması gerektiğini oyun oynar şekilde gösterebilirsiniz. Örn: Bu yaş dönemi için özellikle deprem için yazılmış çok güzel bir hikaye var. @pinar_fidanci instagram adresindeki pinlenmiş ilk hikayeyi 3-11 yaş dönemindeki çocuklarınıza dinletebilirsiniz.)

Ergenlik döneminde ise;

• Bu yaş aralığında soyut kavramları anlamlandırma döneminde olduğu için yetişkinlerin bilmesi gereken bilgiler haricinde detay paylaşımı yapılabilir. Örneğin; okul bilgilerinden de hatırlatarak dünyanın katmanları, depremin bu katmanlarla olan ilgisinin bilgisini verdikten sonra;

*deprem hiç yaşamamışsa-Bizim ülkemiz bu bahsettiğim fay hatlarıyla dolu. Her an bir depremle karşı karşıya kalabiliriz. Evimiz güvenli ancak bununla birlikte almamız gereken önlemler var. Eğer evdeysen güvenli yer .......... ‘lar. Eğer dışardaysan kendini binalardan koruman ve açık alanda güvende hissettiğin bir yerde bize ulaşmayı beklemen gerekli.

*yaşanmışsa- en son olan depremde yaşadığımız şeyler üzerinden konuşalım. Neler yapmalıyız neleri eksik yapmışız? Şeklinde bir konuşma yapılabilir.

Eğer çocuk depremde bir yakınını kaybetmiş ise (ebeveyn kaybı-arkadaş kaybı vb);

Ölüm kavramı gelişim dönemine uygun bir lisanla aktarılmalı, Cennet-Cehennem gibi inançsal kavramlar çocukların zihinlerinde farklı korku sahnelerine neden olabileceği için ölüm anlatılırken kullanılmasından kaçınılmalıdır.

Daha çok doğa üzerinden çiçeklerin solması gibi aktarım yapılmalı, kaybın nasıl gerçekleştiğine dair detaylı bilgi paylaşılmamalıdır. Cenaze törenine isterse katılabilir. Sosyal medya ve haber kanalları çocukların kaygı ve korkularını besleyebileceği için bilgiyi sizin dışınızda kişilerden almamaları konusunda dikkat edilmelidir.

Son olarak çocuk/ergen,

• Enkaz altında kalmışsa,

• Aile bireylerinden enkaz altında kalan varsa,

• Arkadaşları arasında enkaz altında kalan varsa,

• Enkaz altında bir yakını vefat etmişse,

Gelişim dönemi belirtileri dikkate alınmaksızın mutlaka bir ruh sağlığı uzmanından destek alınmalıdır.

Uzm.Psk.

Çağla KAV DOĞANÇAY