Mart Anketimizin Sonucu Karşınızda!

Renkler

Mart ayında sizlere “Renklerin Cinsiyeti Olur mu?” diye sormuştuk, anketimize katılanların çoğunluğu “hayır, olmaz” diyerek renkleri özgürleştirmekte olduğumuzu gösterdiler. Gelin hep beraber renkler ne zaman, nasıl cinsiyet belirtmeye başlamış, hayatlarımızda nasıl böyle belirleyici bir konuma gelmiş inceleyelim.

Yaygın kanı, mavinin erkek, pembenin kadın rengi olduğudur. Ancak bu kanıyı destekleyen hiçbir bilgi biyolojik ya da kanıtlanabilir değildir. Çünkü bu kanıyı kültürler oluşturmuştur.Maryland Üniversitesi, tarih bölümünden Jo Paoletti, yıllarca sürdürdüğü çalışmaların neticesinde 1950’lere kadar renklerin cinsiyet belirtici bir şekilde kullanılmadığını ortaya koymuş.

Daha da ilginci, 1900’lerin başında bebek kitapları, yeni doğan kartları, hediye listeleri ve gazete ilanları pembenin erkek bebekler için daha yaygın bir şekilde kullanıldığını gösteriyor. Infant’s Department adlı bir bebek giyim dergisinin 1918 Haziran sayısındaki tüyo şu şekilde: “Konu hakkında farklı görüşler olsa da erkek bebeklerinize pembe, kız bebeklerinize mavi giydirmeniz daha uygundur. Çünkü pembe daha net ve güçlü bir renktir; mavi ise daha nazik bir renktir ve nezaket kızlara daha çok yakışır.”

Paoletti’nin araştırması “kızlar pembe, erkekler mavi giyinir” kanısının İkinci Dünya Savaşı sırasında oluştuğunu, popülerleşmesinin ise 1980’leri bulduğunu da gösteriyor.

Yine Maryland Üniversitesi’nden sosyolog Philip Cohen, renklerin cinsiyet belirteçleri olarak kullanılmasının altındaki temel nedenin tamamen pazarlama tekniği olduğunu söylüyor: “Kitlesel pazarlamanın önem kazandığı yıllardı. ‘Cinsiyet’in belirginliği de öne çıkan bir kavramdı. Böylece normal olduğunuzu giymeyi tercih ettiğiniz renkle gösterebilecektiniz. Pazarlamacılar bunu topluma bu şekilde empoze ettiler.”

Peki, başta da bahsettiğimiz gibi bunun biyolojik bir açıklaması olabilir mi? Öğretilmeden kızlar pembeye, erkekler maviye mi yöneliyor? Bunun kesin bir cevabı maalesef yok. 2007’de yapılan bir araştırma iki cinsiyetin renk spektrumunda farklı alanlara baktıkları gözlemlenmiş, ancak bu gözlem belirli renk grupları olarak ayrılamamakta. Bilim insanları kültürel miraslarımız ve halihazırda dünyamızı çevreleyen renkler yüzünden “öğretilmeden” araştırma yapabilecekleri denekler bulmakta zorlanıyorlar.Aslında çok da uzun bir süre önce değil, sadece 150 yıl önce her iki cinsiyetteki bebeklere beyaz ve tonları giydirilirmiş. Bu da aslında beğenilerimizin de bize çevremiz tarafından sunulan, öğretilen normlar üzerinden geliştiğinin en büyük göstergesi.

Gelişen dünyamızda hep ileriye bakıyoruz, ama belki de renkleri özgürleştirmek için geçmişe dönmeli ve renkleri cinsiyet belirteci olarak ayırmadan; sadece kavramlar üzerinde varlıklarını sürdürmelerine izin vermeliyiz. Ne dersiniz?