Yapay Zekâ, Etik, Hukuk ve Uyum

Yapay Zeka Etik
Pınar Özercan

Av. Pınar Özercan Avukat

Giriş:

Zekânın tanımı TDK’da “İnsanın düşünme, akıl yürütme, objektif gerçekleri algılama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tamamı...” olarak tanımlanmaktadır. Yapay zekânın tanımının ne olduğu konusunda ise netlik bulunmamaktadır.

TDK tanımından yola çıkarak yapay zekâ tanımı için, insan kelimesinin yerine robot, bilgisayar, makine vb. cihazların düşünme, akıl yürütme, objektif gerçekleri algılama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tamamıdır diyebilir miyiz? Bu tanımdan bir başka soru daha doğuyor: Yapay zekâ, insan zekâsı ile gerçekten de ikame edilebilir mi? Yapay zekânın duyguları var mıdır?

“Tarihte üç büyük olay vardır. Bunlardan ilki kainatın oluşumudur. İkincisi yaşamın başlangıcının olmasıdır. Üçüncüsü de yapay zekânın ortaya çıkışıdır.” –MIT Bilgisayar Bilimleri Laboratuvar Yöneticisi Edward Fredkin’in BBC ile söyleşisinden.

Peki, yukarıda atıfta bulunulan söyleşiden yapılan alıntı kapsamında yapay zekâ gerçekten de yaşamın başlangıcı gibi yeni, çok büyük ve iddialı bir başlangıç mıdır? Ceviz Kabuğundaki Evren kitabında Stephen Hawking, işlemcilerin kapasitesinin her sekiz ayda bir iki katına çıktığını göze alarak teknolojide de tıpkı biyolojide olduğu gibi bir evrim olgusunun tartışmaya açık olduğunu ifade etmiştir.

Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte yapay zekâ hayatımızın her alanında yer edinmeye başladı. Birtakım tabiat olaylarına ya da insan fiillerine bağlı hukuki sonuçların ortaya çıkması durumunda hukuk sistemleri devreye girer. Yapay zekâya bağlı ortaya çıkacak hukuki sonuçlar bakımından hukuk sistemleri ne yapacak? Yapay zekâ içeren sürücüsüz bir araç yaralamalı ya da ölümlü bir kazaya karıştığında hukuki ve cezai sorumluluk kim de olacak? Yapay zekâda mı, yoksa onu tasarlayan insanda mı?

Bu yazı ile ilk bölümde yapay zekânın tarihsel gelişiminden ve tanımından bahsedilecek, ikinci bölümde yapay zekânın bir hukuk süjesi olarak tanımlanıp tanımlanamayacağı, dolayısıyla hukuk sistemlerinde insana tanınan hak ve sorumlulukların yapay zekâ bakımından nasıl ele alınabileceği hususlarına değinilip son bölümde ise hızla gelişen teknolojiler ışığında hukuksal düzenlemeler ile yapay zekâ alanındaki dilemmalar tartışılıyor olunacak.

1. Yapay Zekânın Tarihsel Gelişimi ve Tanımı

Yapay zekânın tarihsel olarak ilk çıkışının Leibniz’in dört işlem yapan hesap makinası ile olduğu söyleniyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında kod kırıcı (kriptograf) olarak çalışan Alan Turing ise, bilgisayarların temelini oluşturacak ilk fikirleri geliştiren, yapay zekânın babası olarak tanımlanmaktadır. Turing, yapay zekânın temel sorusunun cevabını bulan kişi olarak ifade ediliyor.

Turing, insanların yapabilip makinelerin yapamayacağı hiçbir şey olmadığını belirtmiş. Turing’in 1950’de önerdiği ve bilgisayarların insan bir sorgucuyu kandırabilecek düzeyde insan taklidi yapmalarını öngören “Turing testi” senaryosu, halen yapay zekâ sistemlerinin temel hedefi olarak değerlendiriliyor.

Yapay zekâ, bir bilgisayarın veya bilgisayar kontrollü robotun, akıllı varlıklara özgün görevleri yerine getirme yeteneği olarak tanımlanmakta ve insanların entelektüel becerileriyle donatılmış; mantıklı düşünme, anlam bulma, genelleme ve geçmiş deneyimlerden öğrenme gibi fonksiyonları içeren bir sistem olarak ifade edilmektedir.

Yapay zekâ; yapay dar zekâ ve yapay genel zekâ olarak ikiye ayrılmaktadır. Yapay genel zekâ; “biyolojik olarak insan sinir sisteminden esinlenerek matematiksel olarak tasarlanan görsel algılama, konuşma ve ses tanıma, hareket, muhasebe ve muhakeme yeteneğine sahip; kendi kendine öğrenme işlemlerini sürdürebilen yazılımsal ve donanımsal sistemler bütünü” olarak tanımlanırken yapay dar zekâ ise belirli bir problemin çözümü için geliştirilen ve veriden öğrenen dar kapsamlı yapay zekâ sistemleri olarak ifade edilmektedir.

2. Hukuk Süjesi Bağlamında Yapay Zekâ

Hukuk sistemlerinde tanınan hak ve yükümlülükler insana tanınmaktadır. Hukuk süjesi ise, hakkını kullanan ve bu kullanışı hukuk düzeni tarafından kabul edilen ve korunan kişi olarak ifade edilebilir. Türk Medeni Kanunu Madde 8’de “her insanın hak ehliyeti vardır...” denilmektedir.

Görüleceği üzere hukuk düzeni hâlihazırda insana birtakım hak ve sorumluluklar yüklemektedir. Yapay zekânın bir hukuk süjesi olarak tanımlanması ve belli hak ve yükümlülükler bahşedilmesi mümkün olabilir mi? Çok yakın bir zamanda yapay zekânın, insan zekâsına üstün geleceği tartışılmakta iken yapay zekâyı hukuk sistemi içerisinde belli hak ve yükümlülüklerden muaf tutmak mümkün müdür?

2017 yılında “Ponanza” isimli bir yapay zekânın satranca çok benzeyen “shogi” isimli bir Japon oyununda prestijli profesyonel bir oyuncuyu yenmesi de örneklerden birsi olarak gösterilmektedir. “AlphaZero” adlı yapay zekâ programının, insanlığın modern satrançla ilgili 1200’lü yıllardan beri bildiği her şeyi 4 saatte öğrendiği satranç oyununda “şampiyon” unvanına sahip olan rakibi “Stockfish 8” adlı programı yenmesi de yapay zekânın üstünlüğü konusunda örnek olarak gösterilmektedir.

Cyborg olarak adlandırılan insan ve robot karışımı varlıkların da yeni bir hukuk süjesi kategorisi oluşturmaya aday olduğu tartışılmaktadır. Buna en iyi örnek olarak da robotik bir kola sahip insan, yapay bir kalp ile yaşayan insan, beyninin dışarıdaki bir aygıt ile iletişim kurmasını sağlayan implantların kullanıldığı insanlar gösterilmektedir. Hâlihazırda Sophie isimli bir robota Suudi Arabistan’da vatandaşlık verildi.

Yapay zekânın hukuk sistemleri içerisinde bir süje olarak nitelendirilmesi kaçınılmaz görünüyor. Diğer taraftan belli koruyucu hukuki tedbirlerin de alınması gerekiyor. İleride yapay zekânın insan ırkı için tehlike oluşturması durumunda fişlerini çekerek eylemlerini sonlandırmak, onları durdurmak için yeterli olacak mı? İnsan zekâsının üstüne çıkan bir yapay zekâ, fişinin çekilmesi durumunda hayatta kalmak için yeni yöntemler üretmesi mümkün görünüyor.

3. Yapay Zekâ, Duygular, Ahlaki ve Etik Yaklaşım

Yapay zekânın duygularının olup olmayacağı da tartışılmaktadır. Bilimsel araştırmalarda duyguların zekâ üzerinde olumlu etkisinin olduğu söylenmekte. Duyguların yapay zekânın fonksiyonunun arttırılması bakımından da önemi vurgulanmakta ve buna yönelik çalışmalar yapılmaktadır.

Yapay zekâ içeren robotların insan hayatında sıkça yer alması (evimizde temizlik yapan robot, evcil hayvan olan robot, yaşlı bakımından kullanılan robot gibi) sosyal etkileşim gereksinimlerini de arttırmıştır. Bu çerçevede, yapay zekâ içeren otonom makineler yanında “kolektif davranışlı robotik” ve “sosyal etkileşimli robotik” alanlarındaki bilimsel araştırmalar çoğalmıştır.

Ülkemizde Boğaziçi Üniversitesi tarafından TÜBİTAK 1001-Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı desteğiyle geliştirilen “Robot El”in birkaç yıl içinde duyuları olacağı ve hissedebileceği söyleniyor.

Amerikan Massachusetts Teknoloji Enstitüsü tarafından geliştirilen, ayakları olmayan, sadece kafadan oluşan insansı robot Kismet’in, insansı görünen yüzü sayesinde kızdığını, sevindiğini, üzüldüğünü, heyecanlandığını ve diğer benzer duyguları gösterebildiği görülmüş. Sophie isimli robot duygulara sahip, ancak henüz şimdilik empati yeteneğinden yoksun.

İnsanlar ile olan sosyal etkileşimi sayesinde duygusal bir bağın kurulabildiği yapay zekâlar bakımından belli ahlaki ve etik kuralların da tanımlanması gerekmektedir. Google’ın sahibi olduğu Boston Dynamics isimli şirket tarafından köpek formunda geliştirilen robotun tekmelenmesi, aynı firma tarafından geliştirilen ve insana benzeyen Atlas robotun insanlıktan uzak muamele görmesi sosyal medya üzerinden oldukça fazla tepki almıştır. Bu durum yapay zekâ ve insanlar arasında duygusal bağın kurulduğunun en önemli örnekleridir.

ABD’li Amazon’un işe alımlarında kullanılmak için geliştirdiği yapay zekâ programının, kadınlara karşı ayrımcılık yaptığı gerekçesiyle iptal edilmesi de etik açıdan yapay zekânın tartışıldığı bir başka boyuttur. Yapay zekâ içeren robotların askeri vb. amaçlarla insanları öldürme yeteneklerinin olması durumunda bu tür bir yapay zekâya ne kadar özgürlük tanınacağı da önemlidir. Bütün bunlar yapay zekânın etik ve ahlaki boyutunda tartışmaya değer konular olarak karşımıza çıkıyor.

Yapay zekânın bir hukuk süjesi olarak tanımlandığı durumlarda, yapay zekâya doğrudan kötü muamele ve işkenceye maruz kalmama, yaşam hakkı gibi belli haklar tanınabileceği gibi, etik olmayan davranışlar bakımından da belli sınırlamalar getirilebilir. Ancak aşağıda değinileceği üzere özellikle doğrudan yapay zekâya sorumluluklar yüklenmesi konusu çok kolay çözüm bulunabilecek bir alana benzemiyor.

4. Yapay Zekâ ve Hukuksal Dilemma

Yapay zekâ teknolojileri çok hızlı bir şekilde ilerlemekte. Gelecekte birçok mesleğin yerini yapay zekânın alacağı da sıkça tartışılıyor. Yapay zekâ başta otomotiv sektörü olmak üzere birçok alanda kullanılmaya başlandı. Bu durum belli hukuki düzenlemelerin yapılmasını da gerekli kılmaktadır.

İnsansız bir araç bir kişiye zarar verirse hukuki ve cezai sorumluluk bağlamında ne olacak? Kaza anındaki kararları yapay zekâ hangi refleks ile verecek? Sigorta kapsamındaki mevcut düzenlemeler otonom araçlardan kaynaklı kazaları kapsıyor mu? Kara yolları kanunları gibi yasal düzenlemeler otonom araçlar için düzenlemeler içeriyor mu? İnsanlar yapay zekâya ne kadar güvenebilecek? Yapay zekânın ürettiği çözüm önerisi işe yaramadığı durumda kim veya kimler sorumlu olacak; yapay zekâ mı, yoksa onu tasarlayan ya da geliştiren kişi mi, başlangıçta verilen veri mi, algoritma mı, kullanıcı mı? Bütün bu sorular çözüm bekleyen en önemli alanlar arasında görünüyor.

İnsan-makine etkileşimli iş yerleri arttıkça konunun iş hukuku boyutundaki sorunların nasıl aşılacağı da cevap bekleyen bir başka konudur. Mevcut düzenlemeler birçok soruya cevap vermemekte. Yapay zekâ tek bir kişinin ürünü olmayabilir, birçok kişi tarafından üretilmiş olabilir, bu durumda cezai sorumluluk kimde olacak, haklar kime nasıl tanımlanacak gibi konulara da cevap bulunması gerekiyor.

Yapay zekâ yeni bir kitap yazabiliyorsa ya da tablo çizebiliyorsa sahip olduğu haklar var mıdır? Söz konusu haklar nedeniyle elde edeceği gelir kimin olacak, nasıl kullanılacak gibi konular ise yapay zekâya tanınacak haklar bakımından tartışılması gereken önemli alanlardan sadece birkaçıdır.

İlk kez 1942 yılında kısa öykü yazarı Isaac Asimov, “Robotbilimin Üç Yasası”nı ortaya atar. Asimov Kuralları olarak bilinen bu üç yasaya göre: “Bir robot, bir insana zarar veremez ya da zarar görmesine seyirci kalamaz. Bir robot, birinci kuralla çelişmediği sürece bir insanın emirlerine uymak zorundadır. Bir robot, birinci ve ikinci kuralla çelişmediği sürece kendi varlığını korumakla mükelleftir.” Söz konusu bu kuralların yukarıda tartışılan ihtiyaçlar ile örtüşmediği nettir. Hukuki ve cezai sorumluluklar, hukukun diğer alanları, etik kurallar, mahremiyet ve verilerin korunması gibi hususlarda düzenleme ihtiyaçları öne çıkmaktadır. Diğer taraftan sektörler özelinde gelişen teknolojilere göre ayrı ihtiyaçlar da doğabilecektir.

Sonuç:

Yukarıdaki tartışmalar ışığında bilimkurgu filmlerinde gördüğümüz hususların çoğunun gerçek olmasına çok uzak değiliz.

Yapay zekâ içeren sistemlerin birbirleriyle insanların anlamayacağı bir dilde konuşmaları ve dünyayı ele geçirme planları yapmaları halinde bunlara yönelik nasıl önlemler alınacak? Akıllı zekâ içeren savaşçı robotların, makinelerin kontrolsüz bir şekilde kadın, çocuk, insan öldürmesi nasıl engellenecek? Duyguları olan, konuşabilen ve insanlarla sosyal iletişime giren yapay zekâlı makineleri şiddetten nasıl koruyacağız? Yapay zekâlı makinelerin verdiği zararlar sonucundaki sorumluluklar nasıl düzenlenecek? Yapay zekâ içeren sistemlerde “big data” hızlı bir şekilde yer alıyorken işin mahremiyet kısmı nasıl güvence altına alınacak? Yapay zekâlar yeni eserler meydana getirebiliyorsa bu teknolojiler bağlamında hukuki haklar (fikri ve sınai mülkiyet hakları vb.) nasıl tanımlanacak? Bahsedilen tüm bu hususlar yanında yapay zekânın hem hukuk hem de etik ve uyum alanlarında hayatımıza bazı kolaylıklar getirmesi de kaçınılmazdır. Hızla gelişen ve insan zekâsına üstün geleceği tartışılan yapay zekâ bakımından hukuki ve etik tedbirlerin de gelişen teknolojiler hızında, geç kalınmadan alınması gerekiyor. Yeni bir uyum alanı olarak, yapay zekâ teknolojileri kullanan toplumların, bireylerin ve şirketlerin hayatlarına da söz konusu hukuki düzenlemeler ve etik kuralların girmesi kaçınılmaz görünüyor.

Kaynaklar:

Bozkurt Yüksel, Armağan Ebru; “Robot Hukuku”, TAAD, Yıl: 7, Sayı: 29 (Ocak 2017)

Brezeal, Cynthia; Brooks, Rodney; “Robot Emotion: A Functional Perspective” Say, Cem (Boğaziçi Üniversitesi, Bilgisayar Bölümü öğretim üyesi)

Şabanoviç, Asif; Yannier, Selim; “Robotlar: Sosyal Etkileşimli Makineler” Artificial Intelligence Technology Strategy (Report of Strategic Council for AI Technology), 2017, 31 Mart

“Towards a New Digital Ethic”, EU Data protection Supervisor, 2015, 11 Septemer, sh. 14-15.

http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&kelime=zekâ&uid=58140&guid=TDK.GTS.5c1b2f877477e6.95664064

https://sarkac.org/2018/06/yapay-zekâ-ve-hukuk/

https://www.turkcebilgi.com/turing_testi

https://yapayzekahukuku.com/practice-areas/bicycle-accidents/

https://www.japan.go.jp/tomodachi/2018/spring2018/artificial_intelligence.html, 30.11.2018

https://www.xtrlarge.com/2017/12/08/yapay-zekâ-alphazero-satranc-usta/

https://www.haberturk.com/ekonomi/teknoloji/haber/1396308-duyulari-olan-robot-el-cokyakinda

http://www.ai.mit.edu/projects/sociable/baby-bits.html

http://www.bilimteknik.tubitak.gov.tr/sites/default/files/bilgipaket/robotik/uygulama3.html

https://sosyalmedya.co/googlein-sahibi-oldugu-boston-dynamicsten-sasirtan-ve-urperten-yenirobotlar/

https://yapayzekahukuku.com/practice-areas/car-accidents/