İçimizden Rengarenk Bir Hikâye

Neval Özkan
Röportaj

Tüm Röportajlarımız

Bugün rengarenk bir hikâye ile karşınızdayız. Neval Özkan sanatla büyümüş ve resme duyduğu ilgiyi pratiğe geçirmiş bir çalışma arkadaşımız. Günlük hayatın stresinden renklerin büyülü dünyasına adım atarak uzaklaşan Neval'in hikâyesinin hepimize ilham kaynağı olmasını dileriz. 

Öncelikle seni tanıyabilir miyiz Neval?

Ben Neval Özkan. Ürün Geliştirme Müdürlüğü’ne bağlı PVT bölümünde TVM (Toplam Değer Yönetimi) mühendisi olarak çalışıyorum. Kocaeli yolculuğum, 2014 Ekim ayında Ford Otosan ile tanışmamla başladı. Kariyerime ihracat şampiyonu bir fabrikada başlayacak olmanın verdiği heyecan ile doğup büyüdüğüm şehir İstanbul’dan ayrıldım. Sanırım anne ve babamın mühendis olması endüstri mühendisliğini seçmemde büyük rol oynadı. 2018 Eylül ayında da Sabancı Üniversitesi MBA programından mezun olarak yüksek lisans diplomamı aldım. Geçen sene okul nedeniyle sanata ayıramadığım zamanın acısını bu sene çıkarmaya çalışıyorum.

VKV’de düzenlenen resim atölyesine kadar resim merakın var mıydı? Resim yapmak istediğine nasıl karar verdin?

Resim akıl almaz bir yolculuk, bu ilginin başı ya da sonu yok bana göre. Bu merakımda genlerimin ve büyüdüğüm ortamın etkisi de büyük tabii. Babamın resim, heykel ve şiire olan ilgi ve yeteneği bana her zaman örnek oldu. Küçüklüğümden beri bizim evden sanat dergileri, kitapları, boyalar, tuvaller, resim kâğıtları hiç eksik olmadı. Hayal gücüm de evdeki bu malzemelere eşlik edince resim sanatına merakım arttıkça arttı. Okuduğum kitaplardaki hikâyeleri hayal gücümle birleştirip resmetmeye çalışırdım küçükken, yaş grubuma göre resim yarışmalarına katılır, büyük bir heyecanla sonuçlarının açıklanmasını beklerdim. Kısacası her bulduğum fırsatta bir şeyler karalamayı çok severdim, hâlâ da çok seviyorum.

Resim yapmak denince birçok farklı malzemeden de bahsediyoruz. Akrilik, yağlı, toz pastel, suluboya, karakalem birçok tür var. Kendini en rahat hissettiğin ya da en iyi ifade ettiğini düşündüğün boya ya da teknik hangisi?

Resim yapmak standart sınırların, kuralların olmadığı bir meditasyon biçimi bana göre. Diğer hobi dallarından farkı kullandığınız malzemenin bile devamlı değişebilir olması. Sıkıldığımı hissettiğim an yeni bir boya, kâğıt, tuval ya da fırça ile hobimi yenileyebiliyorum. Şu sıra toz pastel kullanırken kendimi çok daha rahat hissediyorum. Toz pasteli daha önce hiç kullanmamıştım ilk kez bu sene VKV’deki atölyemizde sevgili hocam Ayşegül Akın sayesinde denedim. Birçok boya türünü denemiş biri olarak şunu söyleyebilirim ki toz pastel gerçekten çok farklı ve bir o kadar da zor bir boya türü. Hayal edebilmeniz açısından toz pastel; ilkokulda karatahtada kullanılan tebeşir ile küçükken resim derslerinde kullandığımız pastel boya arası bir malzeme. Uygularken on parmak çalışıp, ellerinizle ton dağıtımı yapabiliyor, resmin tam olarak içine girebiliyorsunuz. En büyük ilgim başlarda yağlıboyaydı, sonra sırasıyla akrilik, karakalem, suluboya, toz pastel şeklinde devam etti. Sıradaki yeni boya tipi ne olacak henüz ben de bilmiyorum.

En çok nelerin resimlerini yapmayı seviyorsun? Doğa, hayvan, natürmort, insan, portre vs.?

Bu sorunun cevabı ruh halime göre değişiyor, ama genellikle tek figür çalışmayı seviyorum. Modern tarzda Pop Art’a yakın hayvan başları, insan portreleri çizmek çok hoşuma gidiyor. Böylece sıkılmadan detay çalışabiliyorum. Natürmort çalışmanın ise gözlem yeteneğimi ve tekniğimi geliştirme açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bir de bu sene Bozcaada’dan ufak bir defter aldım, o deftere gittiğim yerlerden sokak resimleri çiziyorum, bu da perspektif konusunda beni geliştiriyor.

Resim yapmanın iş hayatına ya da kendi iç dünyana etkileri mutlaka olmuştur, paylaşabilir misin?

Resim yaparken kurallarımı hayal gücüm belirliyor. Dolayısıyla stres atmaya birebir. İş hayatının bitmek bilmeyen stresi, koşuşturması; zihnen ve bedenen insanı fazlasıyla yoruyor. Renklerin arasında gezintiye çıkmak, dilediğim gibi renkleri bir araya getirip yeni tonlar elde etmek, bomboş bir kâğıdı bir resme evirmek… İnanın tüm stresi alıyor. Hele bir de yaptığım resim birileri tarafından beğenilirse… Bu duygudan güzeli gerçekten yok. Resim aynı zamanda dikkat ve gözlem becerisini geliştiriyor. Dünyaya daha ciddi bakmanızı sağlıyor, çünkü incelemeye başladığınızda doğadaki her canlıda ve her objede inanılmaz bir denge ve uyum olduğunun farkına varıyorsunuz. Renklerdeki geçişler, ışık yansımaları, tüm bu güzellikler istemsizce resim yapan insanın gözüne takılıyor. Bir manzaraya bakarken kendimi çoğu zaman “gördüğüm bu manzarayı nasıl çizerim” diye düşünürken buluyorum.

VKV ile yolun nasıl kesişti? Bu hobinin sana yeni fırsatlar kazandıracağını düşünüyor musun?

VKV’deki sanat aktiviteleriyle tanışmam babam Nevzat Özkan’ın “Kıyıdan Hikayeler” adlı heykel sergisinin hazırlıklarıyla başladı. Babam İstanbul’da olduğu için serginin konsepti ve hazırlıklarıyla bizzat ilgilendim. Bu vesile ile VKV sanat yönetmeni Fulya Küçükaksoy ve Serdar Güzdolu ile tanıştık, iyi ki de tanışmışız. “Kıyıdan Hikayeler” açılışı benim için de inanılmaz heyecanlı ve keyifli oldu. VKV’de açılan resim kursuna da bu havayı tattıktan sonra seve seve katıldım. Atölye çalışmaları inanılmaz keyifli geçti. Her çarşamba hocamız Ayşegül Akın ile beraber yeni teknikler denedik. Her hafta katıldığım atölye çalışmaları kendimi disipline etmemi sağladı. Yılsonunda da çok keyifli bir sergi açtık, gelen harika yorumlar bizi fazlasıyla mutlu etti. Birçok hayalim var resim ile ilgili aslında. Tekniğimi her geçen gün daha da geliştirip belli bir konseptte kişisel sergimi açmayı resme gönül vermiş herkes gibi ben de çok isterim. Ancak asıl yapmak istediğim, resme dair en büyük hayalim; bu dünyaya bizler kadar şanslı merhaba diyememiş, maddi imkânsızlıklar sebebiyle resim ile hiç tanışamamış çocukları resim sanatı ile buluşturmak. Boya, kâğıt gibi gerekli materyalleri sağlamak ve hayal güçlerini kâğıda dökmeleri için onları cesaretlendirmek. En saf hayal gücünün; köylerde, ücrada büyüyen ancak imkân verilmeyen çocuklarda olduğuna inancım tam ve bir gün o çocuklarla buluşacağımı, yaptıkları resimler ile harika bir sergi açacağımızı biliyorum.

En sevdiğin yerli/yabancı ressamlar kimlerdir?

Fikret Mualla, Frida Kahlo, Gauguin resimlerinde kullanılan renkleri, Devrim Erbil resimlerindeki çizgilerin ahengini, Nuri İyem resimlerindeki Anadolu ruhunu çok beğeniyorum.

Bir eseri tamamlaman ne kadar zamanını alıyor? Beyaz tuvalden sanat eserine bir resim yolculuğunu anlatır mısın?

Bir eserin ortaya çıkış süresi resmin boyutuna, tekniğine ve tabii ki benim iş yoğunluğuma göre değişiyor. Birkaç ayda zor bitirdiğim akrilik ya da yağlıboya tuvallerim de var, iki saatte bitirdiğim suluboya resimlerim de. Genellikle ne yapacağım az çok belliyse, doğru renk tonlarını bir araya getirmekle başlıyor resmin hikâyesi ve her renk darbesiyle biraz daha detaylanıyor. Resme uzaktan bakıp eksik gördüğüm yerleri belirlemem ve son rötuşlarla da hikâye mutlu sona ulaşıyor. Birçok atölye, kurs var.

Herkes resim yapabilir mi? Yoksa mutlaka bir yetenek seviyesi olmalı mı?

İçinde az da olsa merak olan herkes resme bir yerinden başlamalı. Günümüzde her yerde workshoplar düzenleniyor, hiç vaktiniz yoksa bu workshopları değerlendirebilirsiniz. Resim ile ilgilenen tanıdıklarınızdan destek alabilirsiniz. Bu işte doğru ya da yanlış yok. Yaptığınız eser gözünüze güzel geliyorsa, sizi mutlu ediyorsa, tatmin ediyorsa resme devam etmelisiniz. Yetenek elbette çok önemli; ancak yeteneği besleyen sabır, istek, hayal gücü ve pratik olmazsa işler zorlaşacaktır. Önemli olan hobinizle ilgilenirken ne kadar mutlu olduğunuz eğer resim yapmak sizi mutlu ediyorsa sakın durmayın: Resim yapmaya devam…

Senin hikâyenden ilham alarak resim yapmaya başlamak isteyenlere nasıl bir başlangıç tavsiye edersin?

İnsan az çok kendini tanır, tanımalı da. Güzel resim yapmak özel bir beceri ve istek ister. Resim yapmayı bir tutku olarak değil de rahatlamak ve sosyalleşmek olarak görüyorsanız; kabiliyetiniz kısıtlı da olsa asla tereddüt etmeyin resim yapmaya başlayın. Ama kabiliyet, istek, aşk da varsa içinizde o zaman işler değişir, masum hobiniz bir anda vazgeçilmeziniz olabilir dikkat edin.

Çok teşekkürler, Neval. Resim yolculuğunda rengarenk bir yolun olsun.

Ben de hem size hem de özellikle bu röportaj için beni cesaretlendiren sevgili arkadaşım Emre Yavuz’a çok teşekkür ederim.