İçimizden Motive Eden Bir Hikaye: Serpil Ulufer

Serpil Ulufer Röportaj
Röportaj

Tüm Röportajlarımız

İçimizden Hikayeler serimizin bu röportajında saha çalışanlığından ofis çalışanlığına geçip, daha sonrasında şirketimizin ilk  atelye ekip lideri kadın olan Serpil Ulufer’i konuk ettik. Kendisiyle kariyer,  liderlik yapmak hakkında konuştuk. Ortaya onun engin tecrübelerinden yararlandığımız keyifli ve motive edici bir sohbet çıktı!

Merhaba Serpil Hanım, ilk olarak okurlarımız için sizi kısaca tanıyabilir miyiz? 

2003 yılından beri Ford Otosan’da çalışıyorum. Üretim Planlama Bölümü ile başladım. Aynı bölümde farklı konumlarda çalıştım. “Beni nasıl tanımlarız?” sorusuna şöyle cevap verebilirim:

Çok sosyal bir insanım. Özellikle insan ilişkileri konusu her zaman önceliğimdedir. İnsana dokunmak, insana değer vermek… Hem kariyer yolculuğumda hem aile hayatımda, gücümü insana olan sevgimden alıyorum. İki çocuk annesiyim.

Pandemi ile beraber alışkanlıklarımız da değişti bu ara. Evlere kapandık, ailemle daha fazla vakit geçirmeye başladım. Dışarı çıkamasak da beraber yemek yapıyor, keyifli vakit geçiriyor ve birbirimizle sosyalleşiyoruz.

Hobilerime gelince, kitap okumayı, film ve dizileri takip etmeyi çok severim. Kişisel gelişim kitaplarına merakım var. Bu aralar Gülseren Budayıcıoğlu’nun kitaplarına daldım. Popüler medyanın etkisiyle olabilir :)

Erkek iş gücünün çoğunlukta olduğu bir sektörde çalışmak nasıl bir his?

Yaşadığım hissi sektörde gelişen cinsiyet eşitliği söylemi öncesi ve sonrası olarak ayrıştırmak da fayda var. Ben 2003 yılında işe girdiğimde, Ford Otosan’da sınırlı sayıda çalışan kadın vardı. Otomotiv sektörü kadınların çok da alışık olmadığı ortamdı. Aynı zamanda kadınların sahada görülmesi de sektörün çok alışık olduğu bir durum değildi. İlk zamanlar, toplumdan, daha doğrusu yetiştirilme tarzımızdan kaynaklı kabullenme problemi yaşadığımı söyleyebilirim.

Kabullenmekten kast ettiğim şeyler, bazen yok farz edilme, hiçe sayılma… Maalesef böyle olumsuzluklar gördüm ama zaman geçtikçe bu durum iyileşti. Dünya hızla gelişiyor, insanlar sorunları iletişimle çözebileceklerine daha çok inanıyor. Bu durum her ekip, bölüm ve sektör için geçerli. Artık kadınların gücü fark edildi. Herhangi bir üstünlükten bahsetmiyorum. Biz kadınların olaylara bakış açısı, sorunları çözme hızı ve onları geniş çerçeveden görebilme kabiliyeti; aslında sektörde daha hızlı yer almamızı sağladı diye düşünüyorum.

Şirketimizin cinsiyet eşitliği politikaları sayesinde sayımız zamanla çok arttı. Sayımız arttıkça da alışkanlıklar ve tavırlar değişti; kadınlar her aşamada söz sahibi olabildi. İşe başladığımda parçası olduğum Üretim Planlama, sahaya yakın bir bölüm. Bizim ekibimiz Malzeme Hareketleri olarak geçiyor. Zamanında %99’u erkek olan bu bölümde, kadın çalışan sayımızı %10’a çıkarma konusunda öncelikli hedefimiz var. Sektördeki erkek çalışan yoğunluğu, kırılması gereken bir durumdu. Şirketimizin destekleriyle beraber bu alanda çok yol kat ettiğimizi düşünüyorum. Zaman geçtikçe, sektördeki kadın sayısının daha da artacağına inanıyorum.

Okurlarımızın daha iyi anlayabilmeleri amacıyla, iş tanımınızı daha da açabilir misiniz?

Tabii ki. Üretim Planlamaları Malzeme Hareketleri bölümünde imalata bağlı sevkiyatların organizasyonları, imalatın yapılabilmesi için gerekli olan bütün altyapı ve mal kabulünden ikmaline kadar tüm aşamalarda çalıştım. Malzeme Hareketleri tamamen imalata bağlı, daha fazla sahada olan bir ekip. İlk başta teslim tesellüm diye tanımladığımız ofis elemanıydım. Daha sonra bu süreç ilerledikçe, ekibin ilgili grubunda lider oldum. Yaklaşık 7-8 yıl kadar grup liderliği yaptım. Sonrasında Malzeme İkmal Koordinatörü pozisyonuna geçtim. En sonunda da atelye ekip lideri oldum. Bu geçişler yavaş bir süreçte gerçekleşti, çalıştığım alanda yetkinliklerim arttı; sindire sindire ve değer kazanarak yükseldiğimi düşünüyorum.

Şirketimizdeki ilk atelye ekip lideri kadınsınız. Kariyerinizde bu noktaya gelene kadar neler yaşadınız? Hikayenizde sizi motive eden güçler nelerdi?

Ben çok insan odaklıyım. Her yaşadığım olaya, iletişim kurduğum insanın düşüncelerini özümseyerek ve onunla empati kurarak yaklaşırım. Bazen antipatik yaklaşımlarla karşılaştığım oldu, bu durumlarda kendimi karşımdakinin yerine koydum ve “Acaba ben de onun yerinde olsam, tepkim böyle mi olurdu?” diye düşünerek çözümlemeler yaptım.

Çok basit bir örnekle ilerleyelim, mesela sahada ekipman envanter kontrol işi olduğu zaman bilgi toplanması gerekiyor. Bunun için tercih nedense öncelikle erkek çalışanlar oluyordu. Çünkü hani ekipmandır ya o, sanki erkekler daha iyi anlar gibi bir algı var ne yazık ki! Bu düşünceyi başta kırmakta zorlandım. Zamanla tecrübeniz arttıkça, kendinizi ifade etme şekliniz daha netleştikçe, o ayrım ortadan kalkıyor siz fark etmeden, bilginiz çoğaldıkça duruşunuz dikleşiyor ve netleşiyor. Eşitsizlik karşısında ses çıkarttım. Zamanla karşı tarafa bunu hissettiriyorsunuz.

Kariyer yolculuğumda gücü hep kendimde buldum ve asla yılmadım! Her moral bozukluğu yaşadığımda şunu dedim: Ben varım ya! Bu ekipte ben de olacağım ve çok ciddi katkı yapacağım! Hiç vazgeçmedim, motivasyonumu hep kendimde buldum.

Kariyer sürecimde ailemin çok büyük desteği oldu. Çalışma hayatımda benim birçok rolüm var, işyerinde çalışma arkadaşlarıma karşı sorumluluklarım yanı sıra evde de sorumluluklarım var. Şimdi iki çocuğum da artık birer yetişkin. Kızımı Ford Otosan’da büyüttüm, doğumu ve çocukluğu şirketimiz için çalıştığım sürece denk geliyor. İlk dönemler vardiya sisteminde çalışıyordum ki vardiyalı düzen biraz daha zorlayıcıdır. Bu yolculuğumda kendi kendimi motive ederek, karşımdaki insanlarla empati kurarak bu sınavı, en azından şimdiki boyutunu geçtiğimi düşünüyorum.

Bu süreçte ailenize yeterince vakit ayırabildiğinizi düşünüyor musunuz? Vardiya sisteminin zorluklarından bahsedebilir misiniz?

Dediğim gibi, kızım bebeklik aşamasındayken vardiyalı olarak çalışıyordum. Yolculuğumun en zorlayıcı kısmı da buydu zaten. İmalat dediğimiz süreç, çok hızlı ve tempolu işliyor. Bu temponun yarattığı zihin ve beden yorgunluğuyla eve geldiğinizde, sizin bakımınıza ve sevginize muhtaç çocuklarla karşılaştığında bazen enerjimin tükendiğini hissettiğim zamanlar oldu, bunu itiraf ediyorum. Çocuklarıma asla hissettirmemeye çalışsam da bazen evdeki sorumluluklarımı es geçtiğim olabiliyordu, Hatta hiç unutmam, annem bir kere şunu söyledi: Kızım sen çok zorlanıyorsun, çocuklarına yeterince vakit ayıramıyor gibisin, istersen sektör değiştir! 

Vardiyalı çalışırken uyku düzeniniz bozuluyor, eve gelince dinlenmek istiyorsunuz, oysa ki çocuk sizinle vakit geçirmek istiyor. Bu durumu fark eden annem sektör değiştirmemi önerdi. Ben o zaman şöyle düşündüm, acaba egoist miyim ben? Kendi kariyerim ve başarım için çocuklarımı ikinci plana mı atıyorum? Hiçbir babaya bu şekilde geri bildirim veriliyor mudur acaba diye de düşündüm bir yandan. Cevabım hayır olunca o zaman bu tavsiyeyi kenara park edip, yolumda devam edeceğim dedim.. Şimdilerle oğlum üniversitede, kızım lisede ve aynı zamanda aktif bir sporcu. Üstesinden geldim yani, zorlandım ama başardım! 

Hikayeniz inanılmaz derecede motive edici! Sizinle aynı ikilemleri yaşayan kadınlara ne söylemek istersiniz

İlk işe girdiğimde beraber çalışmaya başladığım kadın çalışma arkadaşlarımızdan birçoğu zamanla aramızdan ayrıldı. Çoğunlukla ayrılma sebepleri, aile ve iş hayatını beraber götürememeleriydi. Kastettiğim buydu, ben de vazgeçebilirdim ama vazgeçmedim. Yeterince çaba gösterdiğiniz ve sevdiğiniz bir işte çalıştığınız sürece her şey mümkün. Çalıştığım işi çok seviyordum ve iyi ki de böyle oldu!  

Sizce iyi bir liderde olması gereken özellikler nelerdir?

Aslında iyi bir lider, birçok özelliğin bir araya geldiği bir bütün. Yani lider takımıyla bütünleşerek iyi olur. İyi bir lider pozitif düşünmeli, zengin bir hayal gücüne sahip olmalı ve algılarını her zaman açık tutmalı. 

İyi bir liderin anlamı, ismin içinde gizli zaten. Siz öncüsünüz, birçok kişinin vereceği kararlarda etkensiniz. Dolayısıyla önceliğinizde adalet olmalı. Verdiğimiz bireysel kararlar, ekibi farklı yönlerde etkileyebiliyor. Liderlik gerçekten kolay değil, bunu altını çizerek söylüyorum. Bizler çok küçük ekiplerle çalışan insanlarız, daha büyük ekiplerle çalışan liderlerin zorlukları eminim çok daha fazladır çünkü her insan ayrı bir dünya. Herkese aynı yöntemle, hatta aynı mimiklerle bile yaklaşamayabiliyorsunuz. Ağzınızdan çıkan kelimeleri A kişisi farklı, B kişisi daha farklı algılıyor. Her insana farklı yaklaşmanız gerekiyor. Değişik karakterdeki birçok insanı bir arada aynı hedef üzerine çalıştırmak için her zaman sağlam durmalı ve öngörülü olmalısınız. Burada kişisel gelişimin önemi ortaya çıkıyor. Bu türde kitapları okuyarak kendimi daha da geliştirmeyi hedefliyorum, sonuçta öğrenmek hiçbir zaman bitmeyen bir süreç. 

Sohbetimizin başında kitaplardan bahsettik. Bize kitap önerisi yapabilir misiniz? 

Gülseren Budayıcıoğlu’nun Camdaki Kız ve Hayata Dön isimli kitaplarını önerebilirim. Ayrıca Adam Fawer’in Olasılıksız kitabı da çok iyi, kesinlikle tavsiye ediyorum.

İzlediğiniz filmlerden bahsedelim biraz? 

Dün akşam Çetin Tekindor'un Babam filmini  izledim, çok duygusal bir filmdi. Daha öncesinde de Kağıttan Hayatlar’ı izlemiştim. Film klasik bir drama olarak başlamıştı ama sonu çok şaşırttı! Ayrıca Çağatay Ulusoy çok iyi oynamış!

Son olarak, kariyerini otomotiv sektöründe ilerletmek isteyen kadınlara hangi tavsiyeleri verebilirsiniz?

Artık şirketimiz toplumsal cinsiyet eşitliği alanında birçok politika uyguluyor. Şirketimizde çalışmak isteyen kadınlar için bu durum, büyük bir şans. ben çok mutlu oluyorum çünkü kadın istihdamı sayısında belirli bir orana çıkmamız lazım. Eşitlikten bahsetmek istiyorsak, sayı olarak da her alanda eşitliği sağlamamız lazım.. 

Kadınların “ben de varım” diyebilmeleri için ne yazık ki günümüz şartlarında çok çalışmaları gerekiyor. Kabul ediyorum, toplum geleneklerimizden gelme alışkanlıklardan ötürü kadınların sorumlulukları daha fazla. İşte bu nedenden dolayı, çok daha fazla çalışmamız ve daha fazla kadının istihdama katılması için birbirimize destek olmamız gerekiyor.

Niyetlenmek ve o niyetin peşinden koşmak; ulaşılabilir hedefler belirleyip o hedeften asla şaşmamak, önerebileceğim en güzel şeyler. Kendi adıma konuşuyorum, benim her zaman bir hedefim oldu. İşe ilk başladığım dönemde alışma sürecim zorlayıcıydı, bunun yanı sıra kabul görmekte sıkıntı çekiyordum ama sonrasında kendime şu soruları sordum: Ben bu işi yapıyorum, bu işin en iyi noktası neresi? Oraya gelmek için ne yapabilirim? 

Hep bir ileriyi istedim, oraya gelmek için çaba sarf ettim. Grup lideriyken niye malzeme ikmal koordinatörü olamıyorum ki, diye düşündüm. O noktaya eriştim, sonra o zaman ben vardiya amiri de olabilirim, dedim. Bu hedefime de ulaşınca, neden atelye ekip lideri ben değilim ki diye hayal kurmaya başladım ve bu terfi için çalışmalarımı sıklaştırdım. Hep bir hedefim; hep bir arzum vardı. Son önerim de bu, herkesin bir hedefi olsun. Ulaşılabilir bir hedef iyi bir kariyer için kesinlikle çok önemli. 

Şirketimizdeki  ilk atelye lideri kadın olan Serpil Ulufer’e ne kadar teşekkür etsek, az! Çalışan ve çalışma hayatına atılmayı düşünen kadınlar için bu motivasyon dolu sohbetimize son vererek, kendisine hayatında mutluluklar diliyoruz. Yeni sohbetlerde görüşmek üzere!