Ayın Konuğu: Hüseyin Kaymakçı

Ayın Konuğu: Hüseyin Kaymakçı

Sevgi o kadar geniş bir kavram, o kadar cömert ve güçlü bir duygu ki ana fikri sevgi olan tüm yaşanmışlıklar, tüm anılar insanın içini ısıtıyor. İşte şimdi sizlerle tam da böyle bir gerçek hayat hikâyesi paylaşmak istiyoruz. Gelin hep birlikte Hüseyin Kaymakçı ve çok sevdiği Ford Courier aracı ile ilgili bu sevgi dolu hikâyeye tanık olalım…

Bu, Hüseyin Bey’in aracına ilk sahip olduğu günle aracını satmak, dolayısıyla o çok sevdiği Ford Courier’den ayrılmak zorunda kaldığı gün arasında yaşananların kısa bir özeti. Dolayısıyla mutlu sonla biten bir hikâye değil; ama sevgi dolu, umut dolu, inanç dolu bir hikâye…

İnşaatta çalışan, yeni evli bir genç Hüseyin Kaymakçı… Bir araba almak istiyor, çok istiyor. Yevmiyeyle çalıştığı için bir hesap yapıyor, izin falan yapmazsa bir şekilde parayı denkleştirebileceğini düşünüyor. Derken bir gün çalıştığı inşaatın önünde bir Ford Courier görüyor. İlk görüşte aşk! O an aklından geçenleri kendi sözleriyle aktaralım: “… baktım, o kadar güzel bir duruşu var ki arabaya âşık oldum resmen, inşallah alırım…”

Ancak hemen yaptığı fiyat araştırması neticesinde umudunu kesmiş ve evine dönmüş. Aklında alamayacağını düşündüğü Ford Courier, oturmuş balkonda dalmış hayallere… Derken tam o sırada park halinde bir Ford Courier görmüş. Sahibi aracına binerken yanına gitmiş ve hayallerini süsleyen Ford Courier hakkında sohbet etmişler. Yakıt tüketimi, yol tutuşu, konforu… Aracın sahibi güzel bir dilekte bulunmuş: “İnşallah sana da nasip olur…” Hüseyin Bey, “Amin,” demiş ve hemen eve çıkarak eşiyle konuşmuş.

Eşi, “Ölümlü dünya, içinde kalmasın, alalım,” deyince kredi çekmeye karar vermişler ve bir Ford Courier almışlar.

Hüseyin Bey, Courier’inin üstüne toz düşse hemen siler, aracına gözü gibi bakarmış. Kredi borçlarını ödemek için çok ama çok çalışmış. Gece dememiş, gündüz dememiş, yediğinden içtiğinden kesmiş, o borcu ödemiş. Çıktığı yol ister kısa ister uzun olsun Ford Courier’iyle konuşurmuş. Bir yanında hayat arkadaşı eşi, diğer yanında yol arkadaşı Ford Courier’i mutlu mesut bir hayatı varmış.

Öyle ki Ford Courier tüm Kaymakçı ailesi için büyük bir sevinç kaynağı olmuş. Hüseyin Bey hasta annesini Ford Courier ile hastanelere taşımış, babası hep gıpta ve gururla bakmış Courier’e. Hüseyin Bey’i en çok duygulandıran anlardan biri, bir gün ailece köye gittiklerinde duydukları olmuş. Annesiyle babasının sohbetini duymuş… “Aman dikkat edelim, hayvanlar arabaya zarar vermesin, çocuk kıt kanaat aldı, borç ödüyor…”

Antalya-Sinop arasında defalarca gitmiş gelmiş ve her seferinde kendi deyimiyle “yapana dua etmiş”. Kim ne derse desin ona göre dünyanın en lüks arabasıymış Ford Courier ve yine kendi deyimiyle Hüseyin Bey “ona âşıkmış”.

Ancak gel zaman git zaman bazı maddi sıkıntılar yaşamaya başlayınca o çok sevdiği Ford Courier’ini satmak zorunda kalmış. Hüseyin Bey’in tertemiz kalbindeki Ford Courier sevgisi satış sonrasında söylediği şu cümleyle her birimizin kalbine iyilik aktarıyor:

“Seni yapandan verenden Allah razı olsun. Giderken bu fotoğrafı uzaktan çektim ve üzüldüm, çok üzüldüm. Ayrılmak zorunda kaldık, cansız bir varlıktı, ama benim yol arkadaşımdı Ford Courier. Teşekkürler!”

Bu sevgi dolu hikâyenin şimdilik sonuna geldik. Ama zaman ilerliyor, şartlar değişiyor… Hüseyin Kaymakçı’nın o çok sevdiği yol arkadaşıyla yine buluştuğu günlerin çok yakında olmasını dileriz.

Sevgiyle kalın…