Türkiye'nin Pazarları 17. Bölüm: Bandırma Pazarı

trp17
coskun aral

Coşkun Aral Coşkun Aral

Herkese merhaba! Türkiye’nin Pazarları’nda yepyeni bir rotayla karşınızdayız. Siz bu bölümü baharda izleyeceksiniz ama biz Bandırma yoluna düştüğümüzde mart ortasıydı ve hepimizin malumu olan uzun ve kara kışın en çetin zamanlarıydı.

Olağanüstü doğasının yeşili beyaz karlar altında kalsa da güzelliğinden hiçbir şey yitirmemiş olan Bandırma yolunda da Timur, ben ve ekibimiz Ford Tourneo Custom ile mesafeleri kat ettik. Ford Tourneo Custom özellikleri içinde bu zamana dek az bahsettiğimiz bir özellik var ki bu bölümdeki gibi zorlu şartlarda hem konfor hem de güven veriyor. Ford Tourneo Custom 4 arkada 2 önde olmak üzere 6 USB porta sahip ve 220 volt inverter ile uzun yolculuklarda telefonların ve diğer cihazların kapanmasına izin vermeyerek her anlamda sizi yolda bırakmıyor. Üstelik güçlü kliması sayesinde arabanın tümüne ısıyı da serinliği de aynı güçte veriyor her bir yolcunun kendine göre ayarlamasına izin veriyor.

Bandırma Cumartesi Pazarı veya Bandırma Kadınlar Pazarı

Bandırma’da cumartesi günleri kurulan pazarın adı da Türkiye’nin pek çok yerindeki benzer örnekler gibi Bandırma Kadınlar Pazarı olarak biliniyor. Bu sadece adında kalmıyor, her yaştan kadın üreticiler, birçoğunu kendi ürettikleri envai çeşit ürünü bu pazarda sergiliyor ve tüketiciyle buluşturuyor.

Son derece geniş, büyük ve düzenli bir pazar karşılıyor bizi Bandırma’da. İki katlı pazarda yürüyen merdiven bulunuyor. Kapalı pazar olsa da dışarıda hızlanan kar kolayca içeri giriyor. Bol çeşidi, soğuğu ve düzenli haliyle Bandırma Kadınlar Pazarı, bana eski Sovyet pazarlarını anımsatıyor.  

Aklınıza gelenden fazlasını burada bulmak mümkün. Ev yapımı erişte türleri, ev yapımı reçeller, kokusu iştah açan turşular, birbirinden güzel kış sebzeleri, farklı büyüklükte yumurtalar, mavi yumurta veya ördek yumurtası gibi alternatif seçenekler derken gerçekten göz doyuran bir pazar buluyoruz. Üstelik fiyatlar İstanbul’a kıyasla daha uygun.

Bu Bölüm Çibörek Bölümü

Bu bölümde mutfağımızın başrolü çibörekte. Bazılarının çibörek de dediği yemeğin o kadar çok türü ve o kadar geniş bir yayılma alanı var ki esasen Tatarlar’ın yaptığını bildiğimiz, Türkiye’de çoğunlukla Eskişehir’de yapılan çiböreği ben Vladivostok’ta, Rusya’nın Pasifik’e açılan kıyısında bile görmüş ve denemiştim. Çok farklı türleri, farklı yapılma tarzları olan ve her biri birbirinden güzel olan çiböreği ben çok seviyorum.

Bandırma Cumartesi Pazarı’nda da odağımızı çibörek malzemelerine çeviriyoruz. Un, yoğurt, kıyma, yumurta, maydanoz ve kullanmayacağımızı öngöremediğimiz ıspanağı aldıktan sonra artık Türkiye’nin Pazarları mutfağına çibörek bahanesiyle de olsa bir oklava almamız gerektiğine karar vererek Timur’la bir de oklava alıyoruz. Timur bana oklava ile merdane arasındaki farkı soruyor. Cevabını merak edenler videoda bulabilir.

Kar Yağışı Altında Kurulan Türkiye’nin Pazarları Mutfağı

Bu bölümde mutfağımızı, bizi ağırladıkları için minnettar olduğumuz Kiraz Beach Hotel’in denize bakan kıyısına kuruyoruz. Böyle okuyunca gözünüzde günlük güneşlik bir plaj manzarası canlanmasın. Çekimlerin sonuna doğru hızını artıran hatta zeytinyağımıza damlayacak olan bir kar yağışı var arkamızda. Yine de bu bizi yıldırmıyor ve mutfağımızı kuruyoruz.

Kamera arkasında nefis Türkiye’nin Pazarları çekimlerini yapan arkadaşlarımızdan sevgili Murat Türkbıkmaz’ı da çibörek konusundaki tecrübesinden ötürü kamera önüne alıyoruz.

Biz Timur’la soğan, kıyma, baharat ve maydanozdan oluşan içi hazırlarken Murat da hamuru hazırlamaya koyuluyor. Ortasını açtığı una yumurta, tuz, biraz su ve hamuru daha güzel kılması için püf noktası olarak zeytinyağı ekliyor.

İyi bir hamur için yumurta dahil her şeyin oda sıcaklığı olması gerekliliğini tamamen saf dışı bıraktığımız bu karlı mutfakta Murat’ın yaptığı hamurun biraz sert olması başta bizi endişelendirse de kısa sürede pişirilebilir hale geliyor. Güzelce yoğurup kıvama getirdiği hamuru silindir haline getirdikten sonra keserek bezelere ayırıyor ve her bir bezeyi ayrı ayrı yoğurup açarak yuvarlak bir kapakla son halini veriyor. 

Hamur Açmada Tatlı Rekabet 

Hamur açma sırasında bir ara Timur ve Murat nöbet değişikliği yapıyor. Burada tatlı bir rekabetin başladığı gözümden kaçmıyor. Kaliteyi artıran türden olması şartıyla rekabet iyidir: Bu sayede hamurlarda seri üretime geçiyor ve epey bir hamur çıkarıyoruz.

Daha sonra Timur’la içlerini doldurduğumuz hamurları tavada bekleyen kızgın ve nefis Asiltane Zeytinyağı’nın içine bırakıyoruz. Bilmeyenler için not düşelim: Çiböreğe adını veren özelliği, içine koyduğumuz harcın çiğ olması. Hamur ve içi, kızgın yağda birlikte kızarıyor. 

Bu sırada Murat başka bir püf noktası daha veriyor. Merak edenler için cevabı videoda.

Yağdan ilk çıkan çiböreği önce ben deniyorum, sonra kamera arkasındaki konuklarımıza da tattırıyor ve aldığımız yüksek puanlarla iyice heyecanlanıp bir parti de peynirli içle hazırlıyoruz.

Kar hızını artırıyor ama biz hem üreterek hem de sohbet ederek içimizi ısıtmış durumdayız. Tüm soğuğa rağmen alnımızın akıyla bir Türkiye’nin Pazarları bölümünü daha geride bırakıyoruz.

YouTube’da Timur Akkurt’un kanalında izleyebileceğiniz bölümü beğenmeyi ve gelecek bölümler için tavsiyelerinizi yorumlarda paylaşmayı unutmayın. Tabii en önemlisi de abone olmanız. Umarız keyif alırsınız.

Yeni maceralarda görüşmek üzere…