Yaz Geçmeden Okumanız Gereken 7 Kitap

kitap slider

Klasik, mizah, araştırma, kişisel gelişim… Satırlar arasına gizlenmiş dünyaları keşfetmeye ne dersiniz? Sizin için seçtiğimiz bu 7 kitaptan biri mutlaka okumak isteyeceğiniz türden. Keyifle okuduğunuz kitapları yorumlarınızla sizler de bize önerebilirsiniz.

Değişim Sürecinde Türkiye - Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Sosyo-Ekonomik Bir Değerlendirme / 

Dr. Mahfi Eğilmez

 

Avrupa, imparatorlukların dağılmasıyla ulus devletlere dönüşüp aydınlanmanın ardından sanayi kapitalizmine geçerken Osmanlı İmparatorluğu bir ümmet devleti olarak kaldı. Ne tam olarak aydınlanmaya girebildi ne de sanayi kapitalizminin getirdiği rüzgârı yakalayabildi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla aydınlanma ve sanayileşme atılımı gibi kazanımlar çıktı ortaya. Ne var ki bunlar, toplumca bir çaba karşılığı elde edilmiş kazanımlardan çok, ilerici bir kadronun getirdiği düzenlemelerdi. O nedenle de toplum tarafından tam olarak sahiplenilmediler. Son yüz yılda ülkemizde yaşanan sosyo-ekonomik evrim başlangıçta ileriye doğru olsa da sonradan karışık bir hale girdi. Geniş bir sanayi burjuvazisi yerine esnaf burjuvazisi oluştu. Kapitalizm hiçbir zaman ahbap-çavuş ilişkisini aşamadı. Türkiye çoğu zaman Doğu ile Batı arasında kararsız bir denge içinde savrulup durdu. Bu kitap Türkiye’nin Osmanlı’dan bu yana yaşadığı bu karışık ve kararsız değişimi irdeliyor.

Kedi Gibi Düşünmek ve Davranmak / Stéphane Garnier

 

Kediler özgürdür… Yeri geldiğinde sakin, yeri geldiğindeyse hakkını savunmak için ellerinden geleni yaparlar. Meraklıdırlar. Gözlem yetenekleri mutlaka bir karşılığa dönüşür. En rahat göründüğü yerde bile ihtiyatı elden bırakmazlar. Zarif bir gurura sahiptirler. Sessiz ama karizmatiktirler. ‘Bugünkü aklımla yirmili yaşlarıma dönmek isterdim…’ Kim bilir kaçımız, gün gelip bunu kendine demiştir. Bizler ancak zamanla ve azıcık bilgelik kazanırken okulları, kitapları, düşünürleri olmayan kediler, hiçbir çerçeveye hapsolmadan, hiçbir referansa bağlanmadan hatta çok da uzun yaşamadıkları, çok fazla tecrübe edinmedikleri hâlde bir nevi doğuştan gelen bilgeliğe sahiptir. Bizlerin pek çok sorgulama, girişim, değişim, tefekkür ve iç gözlem pahasına ancak birkaç kırıntısını tırtıklayabildiğimiz bir bilgelik bu. Ancak altmış yaşından sonra, günün birinde onun gibi, dudaklarımızda bir gülümseme ve iç huzuruyla kurulup ufku izlemek mevkiine erişebilmek için aşılması gereken yol, hayli engebeli olduğu kadar da zahmetli. O ise bunu yapmayı neredeyse doğuştan bilir. Bizler onların vesilesiyle, onların performansına kısmen de olsa yaklaşarak farklı bir bakış açısı kazanabilir, dünyayı farklı bir pencereden görebilir ve aynı zamanda kendimize dair farklı ve daha gelişkin bir anlayışa erişebiliriz.

Seyahat Sanatı / Alain de Botton

Kitaplarıyla yaşamın çeşitli kavramlarına yepyeni bakışlar kazandıran Alain de Botton, bu kez "seyahat etmeyi" yatırıyor masaya. Farklı şehirleri, farklı yazarların hayali rehberliğinde gezerken, yolculuğun büyüsü kentlerin kokularına karışıyor. Alain de Botton, seyahati tatil ya da iş rutininin gerektirdiği bir aracı değil, ruhu dinlendiren ve iyileştiren bir etkinlik olarak görüyor. Seyahat Sanatı, isterseniz trende, otobüste ya da uçakta kilometreler aşarken, isterseniz de koltuğunuzdan kalkmadan kahvenizi yudumlarken okuyabileceğiniz bir kitap. Seyahat planı ise çok basit: Gidilecek Yer: Uzaklar Rehberiniz: Yazarlar

Çavdar Tarlasında Çocuklar / J. D. Salinger

“Pek çok insanın hakkında konuştuğum için üzgünüm. Bildiğim tek şey; size anlattığım herkesi biraz özlüyorum. Bizim Stradlater'ı ve Ackley'i bile, sözgelimi. Sanırım o lanet Maurice'i bile özlüyorum. Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.” Çavdar Tarlasında Çocuklar, Salinger'ın tek romanı. Ergenlik çağının içinde, yetişkin dünyanın düzenine karşı isyankâr bir çocuğun, bir Noel öncesi başına gelenler... Bu sürecin bir psikiyatri kliniğinde noktalanışı. Holden Caulfield'in masumiyet arayışının iç burkucu romanı. Belki de Salinger'ın.

Horrorstör / Grady Hendrix

Cleveland, Ohio'daki Orsk mobilya mağazasında tuhaf olaylar yaşanıyor. Çalışanlar, her sabah mağazaya geldiklerinde kırık Kjerring raflar, paramparça olmuş Glans kadehler ve Liripip gardıroplarla karşılaşıyor. Satışlar düşüşte, güvenlik kameraları hiçbir şey ortaya çıkarmamakta ve mağaza yöneticileri panik içerisinde. Üç çalışan, bu gizemi çözmek için gün batımından şafağa dek sürecek dokuz saatlik bir mesai yapmaya gönüllü oluyor. Gecenin ilerleyen saatlerinde boş mağaza katında kol gezecek, tuhaf görüntü ve sesleri inceleyecek ve hayal gücüne meydan okuyan dehşet verici olaylarla karşı karşıya kalacaklar. Her açıdan çağdaş bir ortamda geçen geleneksel bir perili ev hikâyesi olan Horrorstör, ışıltısını ve görünümünü ömür boyu korumak üzere tasarlandı. Şık kapağı ve sayfa tasarımıyla dikkat çeken Horrorstör, ihtiyaç duyduğunuz psikolojik dehşeti göz alıcı bir formatta sizlere sunuyor.

Leyla ile Mecnun / Burak Aksak

“Bir yanımız çöl bir yanımız deniz…” “Zaman döngüseldir ve farklı seçimler yapsan da aynı hayatı yaşarsın. Sana verilmiş bir ömür vardır. Bu dünyadaki zamanın bellidir. Ve her şey bir denge içindedir. Biz... Daha doğrusu ben, o dengeyi bozdum…” Aynı gün aynı hastanede doğmalarıyla başladı her şey. Bir hayatın birden fazla kez yaşanabileceğinin ve yarım kalmış her hikâyenin tamamlanmaya muhtaç olduğunun bir kanıtıydı onlar. Peki Mecnun bu sefer Leylasına kavuşabilecek mi? Yoksa yine çölde mi açacak gözlerini? Çünkü o çöl çaresiz âşıkların son durağıdır. Kavuşamayan âşıklar o çölde aralar sevdiğini, kavuşanlarsa emlakçı emlakçı dolanır dururlar, 2+1 kombili. Yayınlandığı dönemde izleyicisini ekrana kilitleyen Leyla ile Mecnun, bu kez bambaşka bir hikâye ile sevenleriyle yeniden buluşuyor. Mecnun, İsmail Abi, Erdal Bakkal, Baba İskender, Yavuz Hırsız, Yedek Kamil, Gözlüklü Çocuk Kaan ve Aksakallı Dede bu kez bambaşka bir maceranın peşine düşüyor. O geminin geleceğine ilk günkü gibi inananların, sevdiği kızın gözlerinin içine bakarak ‘seni seviyorum’ diyemeyenlerin, kendi çölünde kaybolanların hikâyesi Leyla ile Mecnun Burak Aksak’ın kalemiyle yeni başlangıçlar için geri dönüyor.

Aşk Aptallığı / Wilhelm Genazino

“Genazino'nun eserlerinde çağdaş Alman edebiyatındaki hüznün, melankolinin ve can sıkıntısının en derin hallerinden biri görülür.” –Svenja Frank- Kıyamet hakkında seminerler vererek hayatını zar zor kazanan elli iki yaşında bir adam ve onun birbirlerinden habersiz iki sevgilisi: Sandra ve Judith. Mükemmel bir Genazino romanı için gereken her şey işte bu kadar... Yıllar önce başarısız bir evlilik yapan kahramanımız bu iki kadından hangisi ile yaşamak istediğini daha sık düşünmeye başlar ve işler iyice sarpa sarmadan bir karar vermek zorundadır. Sandra ve Judith ikilemini neredeyse bir yazı tura atışıyla çözecek kadar çıkmaza giren isimsiz kahramanımız aynı zamanda yaşam, toplum, aşk, geçmiş gibi konular hakkında ilginç gözlemler yapar, tuhaf işlere kalkışır. Böylece Aşk Aptallığı, kafası karışık bir adamın portresinden ziyade, daha derin bir meseleyi sezdiği halde bunu bir türlü çözemeyen zeki ve hüzünlü bir adamın hikâyesine dönüşür. Özden Özberber'in Almanca aslından çevirdiği Aşk Aptallığı ile Genazino, yine bildiğiniz gibi...