Türkiye’nin Pazarları 3. Durak: Emrah Ablak ile Bartın Galla Pazarı

Türkiye
coskun aral

Coşkun Aral Coşkun Aral

Yolu, lezzeti, bilgiyi ve eğlenceyi bir araya getirdiğimiz Türkiye'nin Pazarları serisinin üçüncü durağından merhaba. Geride bıraktığımız haftalarda takvimimizi ve rotamızı değiştirmek durumunda kaldık. Sebebi malum; ülkemizin art arda yaşadığı yangınlar ve afetler. Bergama'dan sonraki durağımız Milas olacaktı ancak orman yangınları nedeniyle rotamızı Bartın'a doğru çevirdik. Burada çekimlerimizi tamamladıktan sonra ise sel felaketi yaşandı. Tüm bu yangınlar ve afetler için çok üzgünüz. Kayıplarımıza rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyor, hem doğaya hem de insana zarar veren sebeplerin ortadan kalkacağı günleri dört gözle bekliyoruz.

Sevgili Timur'la düştüğümüz Bartın yollarında bu sefer bize Ford'un kompakt SUV modeli Puma eşlik etti. Ford Puma, her şeyden önce bagaj kapasitesiyle bizi şaşırttı, öyle ki tüm kamp malzemelerimizi ve mutfağımızı kolayca sığdırabildik ve Bartın maceramıza doğru konforlu, keyifli bir yolculuk yaptık.

Türkiye'nin Pazarları yolculukları boyunca kimi noktalarda sevdiğimiz dostlarımızın bize eşlik edeceğini söylemiştik. Bartın bu açıdan bizim için bir ilk oluyor ve burada bize usta çizer Emrah Ablak eşlik ediyor. Çocukluğunun geçtiği yerlerde bize rehberlik eden sevgili Emrah Ablak, aynı zamanda bu bölümün yemeklerini yaparken de maharetiyle bizleri şaşırttı. Her ne kadar arada bir annesini arayıp tarifleri ve püf noktalarını sorsa da, sonuçta teoriyi pratiğe uygulamak da son derece önemli. O yüzden uygulamadaki ustalığını yok saymak doğru olmaz.

Bartın Galla Pazarı (veya Gadınlar Pazarı)

Bartın'ın en özgün ve önemli pazar yerlerinden olan Galla Pazarı, bu yolculuğumuzun ana durağı. Yerel halkın deyişiyle "Gadılla" veya "Gadınlar" olarak kulağımıza çalınan Kadınlar Pazarı, cuma günleri kuruluyor. Emrah, aslında salı günleri kurulan bir pazar olsa da yoğunluktan ötürü cuma günü de kurulduğunu aktardı. 

Aslında öyle büyük bir pazar değil ama bu küçük alanda bile o kadar renkli, o kadar bol çeşitli ürünler var ki bize sokaklara, caddelere uzanan kimi pazarlardan çok daha canlı geldi. 

Kadınların Hâkimiyetindeki Bir Pazar

Bu yolculuğa çıkarken de bahsetmiştik: Türkiye'nin Pazarları (Blog’daki Türkiye’nin Pazarları tag’ine gidecek tüm yazılar için) sadece eğlence için değil aynı zamanda pazarların, kültürün ve ekonominin nabzını tutmak için de hazırlanan bir program. Bartın Kadınlar Pazarı'ndaki genel fiyat durumunu da bu yüzden gözlemledik ve videoda bahsetmeye çalıştık. 

Adı üzerinde, tezgâhların tümünde bölgenin üretken, çalışkan kadınları sadece sık kullanılan meyve ve sebzeleri değil kendi yörelerine özgün ürünleri satarak emeklerine sahip çıkıyorlar. Kadınların hâkimiyetindeki bu pazar bize umut veriyor açıkçası... Çünkü kadınların siyasetten ekonomiye, kültürden iş hayatına, her alanda daha çok yer alması hepimiz için çok önemli. 

Bartın Galla Pazarı'ndan Neler Aldık?

Bartın denince akla önce balık gelebilir ama biz bu bölümde balık yemeklerine hiç girmeyeceğiz çünkü şu sıralar av yasağı var. Bu dönemde kaçak yollarla avlanan balıkların yenmesine de her dönemde küçük balıklarına avlanmasına da karşıyız.

Hatta uzun yıllar önce burada salyangozların da meşhur olduğunu hatırlıyorum. Buradan Avrupa'ya, Amerika'ya hatta Uzakdoğu'ya dek gönderiliyordu. Ancak ülkemizde pek tercih edilmediği için ne yazık ki artık ağırlıkla ihracata yönelik kullanılıyor.

Bu yüzden yörenin bir diğer önemli lezzet kalemine, otlarına geçiyoruz. Bugün olabildiğince vejetaryen bir mutfak bizi bekliyor.  

Bu bölümdeki yemeğimiz için alışveriş listemizi hazırlarken beklediğimiz destek, pazarda karşılaştığımız bir izleyicimizden geliyor. Ayaküstü selamlaştıktan hemen sonra kendisine hangi yöresel ürünlerle ne yapabileceğimizi sorduğum hanımefendi, bizi “darı mancarı” fikrine yönlendiriyor. Üstelik tarifini ve püf noktalarını da anlatıyor. Kendisine bir kez daha teşekkür ederiz.

Ispıt otundan sıkça bahsedildi ancak pazardaki kadınlardan bunun bir kış otu olduğunu öğrendiğimiz için listeden elemek durumunda kaldık. Ispıt gibi başka otlardan da yine mevsimden ötürü vazgeçiyoruz.

Öte yandan Bartın yöresine özgü darı mancarı otu da listenin başında geliyor. Bu kez otlardan devam ediyoruz ve yanına farklı yerlerde farklı isimlerle bilinen diken ucu otunu da alıyoruz. Bu otlar sayesinde hem yeni şeyler öğreniyor hem de yöreye özgü yemekleri yapma şansını buluyoruz.

Pazarda karşımıza taze mürdüm eriği çıkıyor. Erik deyince sadece meyve niyetine yenileceğini düşünmeyin. Erikle yapılabilecek harika yemekler de var. 

Bu yörenin önemli ürünlerinden biri de doğal manda yoğurdu. Kıvamıyla, lezzetiyle bambaşka bir yoğurt. Yemeklerin yanında ya da kendi başına da tüketilebilir. Özellikle bu yöredeki kimi balık restoranlarında, balık yemeklerinin ardından tatlı niyetine de servis edildiğini biliyorum. Üzerine bal ve fındık dökülerek sunulan manda yoğurdu, hem balığın tadını dengeliyor hem de restoranın, balıklarının tazeliğini kanıtlama yönünde bir güven verme amacı içeriyor.

Pazarda taze çöven ekmeği görünce onu da pazar arabamıza atıyoruz. Pazar arabasını Timur çektiği için biraz şikâyetçi çünkü bugün ekip kalabalık olduğu için malzemeyi fazla tutmak durumundayız.

Günün Menüsü Epey Özgün ve Renkli

Akşam yemeği için kendimize doğanın içinde bir yer arıyor ve Bartın Çayı'nın huzur veren ortamında, ağustos böceği seslerinin eşlik ettiği bir yer buluyoruz. Sessiz, sakin bir ortamda keyifle yemeğimizi hazırlamaya başlıyoruz. Evet, arada bir arkamızdan hafriyat kamyonları geçmedi değil ama neşemizi kaçırmıyoruz.

Gün boyunca bize rehberlik eden sevgili Emrah Ablak, mutfakta da yardımlarını esirgemiyor. Otları özenle yıkama işini bu sefer Timur da kimseye belli etmeden Emrah’a havale ediyor ama benim gözümden kaçmıyor. Tabii geçen bölümde mutfağa girme konusunda şeytanın bacağını kırdığı için de ocağın başındaki yerini alıyor.

Bu benim için özel bir gün çünkü bu yörede daha önce denemediğim iki yöresel yemeği ilk kez tadacağım.

Menümüzün başrolü darı mancarı yemeği. Yemek, bilindik tencere yemeği malzemeleriyle yapılıyor: Salça, soğan, yağ, tuz ve diğer oyuncular. Ama biz elbette kendimizden bir şeyler katmayı da ihmal etmedik. Her yemekte olduğu gibi bazı özgün dokunuşlar ve eklemeler yaptık. 

Mesela, yemeğe aroma katmak ve asitliği kırmak için normalde şeker eklenirken, Emrah sağlık dozunu daha da artırıp şeker yerine elma koymak gibi yaratıcı bir tavsiyede bulunuyor. Bugün pek popüler bir bilgi olmasa da gerek Anadolu mutfağında gerek Osmanlı saray mutfağında erik, elma, pancar, kayısı gibi birçok meyvenin ana yemeklerde kullanıldığı bir gerçek. Darı mancarı yemeği de Emrah'ın bu tavsiyesiyle muazzam bir lezzete kavuştu. O kadar lezzetliydi ki tüm ekip tencereyi adeta kazıdık.

Bir diğer yemeğimiz de diken ucu otu kavurması oldu. Muazzam bir lezzete sahip Asiltane zeytinyağı ile güzelce kavurduğumuz diken ucu otuna bir de yumurta kırarak şahane bir kavurma haline getiriyoruz. 

Eriklerin ne olduğunu merak ediyorsunuz değil mi? Bir şekilde kullanırız diye aldığımız erikleri her ne kadar ilk başta yemek içinde düşünsem de sonradan daha makul bir seçenek aklımıza geliyor ve hoşaf yapmaya karar veriyoruz. Tadı bir harikaydı! 

Bartın'a Veda Ederken…

Bartın hem Türkiye'nin hem bu coğrafyanın en özel noktalarından biri. Doğası, denizi ve yemekleriyle... Burayı Emrah'ın keyifli rehberliğiyle gezdiğimiz için ayrıca mutluyuz. Emrah'ın yol arkadaşlığı ve Timur'un hoş sohbeti ile şahane bir Bartın deneyimini geride bırakırken Ford Puma'nın direksiyonunu bir sonraki durağımız olan Samsun'a çeviriyoruz.

Unutmayın, siz de Türkiye'nin Pazarları için ziyaret etmemizi önerdiğiniz pazarları, bu pazarların öne çıkan özelliklerini, en uygun mevsimini, gününü ve diğer detaylarını bize yazabilirsiniz. Ani değişikliklerden ötürü bu bölüme dek yapamadık ancak yol planımızı hazırlarken sizlerle o pazarlarda buluşup görüşmek istiyoruz.

Videoyu izlemeyi, yorum yapmayı, beğenmeyi ve sevdiklerinizle paylaşmayı ihmal etmeyin. Abone olun demiyorum bile çünkü çoktan olduğunuzu varsayıyorum.

Türkiye'nin Pazarları'nda yeni maceralarda görüşmek üzere!