Türkiye’nin Pazarları 18. Bölüm: Gaziantep Almacı Pazarı

trp18
coskun aral

Coşkun Aral Coşkun Aral

Türkiye’nin Pazarları’nda rotamızı nihayet ülkenin doğusuna çeviriyoruz. Pandemi şartları, uzun süren kış derken aklımız Doğu ve Güneydoğu’daki birbirinden güzel pazarlardaydı ne zamandır ve şimdi ilk durağımızdan, Gaziantep’ten sesleniyoruz size.

Bu yolculukta da yol arkadaşımız yine Ford Tourneo Custom. Ekibi, ekipmanları ve tüm mutfağımızı içine alan bagaj hacmi ve yolcu kapasitesinin yanı sıra yolculuğu daha eğlenceli, konforlu ve emniyetli hale getiren ses sisteminden gelişmiş park asistanına ve yaya koruma sistemine kadar bir araçtan beklediğimizin çok daha fazlasını veriyor Ford Tourneo Custom.

Gaziantep, Türkiye’de gastronomi konusunda en çok çeşide sahip, en karakteristik noktalarından biri, malum. Bu yüzden bizde apayrı bir heyecan var. Siirt’te doğup büyümüş olduğum için çocukluğum ve hayatım boyunca bu bölgeyle, kültürü ve tarihi köklü Mezopotamya ile ilişkim bambaşka. Gaziantep de bu açıdan çok özel bir nokta benim için.

Ama bu bölüme öncekilerden farklı olarak pazarda değil çarşıda başlıyoruz. Bu bölgede pazar dendiğinde akla ilk önce şehrin dışında kurulan hayvan pazarları gelir. Pazar alışverişi türünden alışverişler de şehirdeki çarşıda yapılır ve aslında alışverişin nabzı da buralarda atar.

Gaziantep’te neler neler görmüyoruz ki… Yemeniciler, kalaycılar, hediyelik eşyacılar, her bir tezgâhta ve rafta birbirinden karakteristik sanat ve zanaat ürünleri.

Çağ açıp kapatan bir maden olan bakırdan yapılmış ve çarşıda hâlâ tarihten bugüne uzanan sesiyle işlenmeye devam edilen birbirinden estetik ve kullanışlı eşyalar. Bakıra dair notlar anlatmakla bitmez, burada uzun uzun tekrarlamak yerine videoda izleyebileceğinizi söyleyip devam edeyim.

Bakırcılardan sonra en çok gördüğümüz dükkan, baharatçılar. Sadece alışageldik baharatlar yok burada. Dedim ya, gastronomi bir bilim değilken bile bu topraklarda gastronomi vardı. Ürünleri alıp satmakla kalmayan esnaf, birbirinden özel karışımlarla, füzyonlarla yeni yeni lezzetler yaratıyorlar. Bunlardan birkaçını, mesela fıstık parçacıklı kahveyi, fıstık kolonyasını programda görebileceksiniz. 

Gaziantep Almacı Pazarı’na Giriş Yapıyoruz

Bugünkü alışverişimizi yapacağımız Gaziantep Almacı Pazarı’na giriş yapmadan önce mutlaka bahsedilmesi gereken bir şeyin altını çizeyim, zaten videoda da göreceksiniz: Gaziantep’te ve bu bölgedeki esnaf kültürü ve centilmenliği çok önemli ve hâlâ yaşıyor. Bir ürünü size doğrudan satmak yerine mutlaka ikram ediyorlar, tattırıyorlar ve o ürüne dair gereken tüm bilgileri anlatıyorlar. Bu anlayışı ne yazık ki kültürel ve ekonomik nedenlerle artık büyük şehirlerde göremiyoruz. Bu vesileyle Gaziantep’te ziyaret ettiğimiz tüm esnafa bir kez daha teşekkür etmek isterim.

Gelelim pazara… Burası çok büyük, çok çeşitle dolu bir pazar. Normal şartlarda saatlerinizi geçirebileceğiniz bir alan. 

Bizim bugünkü yemeğimiz, bölgenin özgün lezzetlerinden yine bölgenin ürünleriyle yapacağımız firik pilavı ve mıcırık aşı.

Bunun için pazardaki keyifli gezimiz sırasında patlıcan kurusundan elde edilen patlıcan başı, biber ve domates salçaları, tarhun, firik gibi malzemeleri ve taptaze, kokusuyla bile iştah açan baharatları da almayı ihmal etmiyoruz. 

Türkiye’nin Pazarları Mutfağı Tarihi Avluda

Bugün mutfağımızı tarihi bir avluya kuruyoruz, artık bir otel olarak işletilen eski bir konaktayız. Bizi ağırlayan Anadolu Evleri’ne teşekkür ediyor ve yemeğimizi yapmaya başlıyoruz.

Ocakta kaynayan suya patlıcan başlarını koymakla başlıyoruz. Timur o işi hallettikten sonra birlikte soğan ve sarımsak doğruyoruz.

Tavada kızan Asiltane Zeytinyağı’yla buluşturduğumuz soğan ve sarımsak renk aldıktan sonra kuzu kuşbaşını ekliyor, baharatlarla koku ve tat verdikten sonra ara ara çevirerek aynı zamanda kaynar sudaki patlıcanı kontrol edip haşlandığını teyit ediyoruz.

Ardından firik buğdayını ve biber salçasını da tavadaki etle bir araya getiriyor, iyice kavurduktan sonra su ve tuz ekleyerek sık sık karıştırıyoruz. Neredeyse tamam. 

Bu sırada patlıcanları sudan alıp yıkıyoruz, yeni bir kaynama suyunda domates salçasını eritip sos haline getirdikten sonra pirinç ve patlıcanları da ekliyor ve güzelce karıştırıyoruz. Lezzeti artırmak için limon sıkmak şart.

Timur’un cebinde bir sürpriz olduğunu öğreniyorum. Bana çağla getirmiş. Çağlayı hem meyve hem yemek malzemesi olarak çok severim. Timur bu çağlaları mıcırık aşına koyma teklifini kabul ediyor.

Ayrı bir sahanda zeytinyağımızı kızdırdıktan sonra doğranmış soğan ve sarımsak karışımını, kırmızı biber, sumak, kimyonla bir güzel kavururken mıcırık aşının salçalı suyundan ekliyor, biraz limon sıktıktan sonra birkaç dakika daha karıştırıyoruz. Bu sahandaki karışım, mıcırık aşının terbiyesi olacak. Biraz sonra tenceredeki patlıcanlı mıcırık aşına güzelce ekliyoruz.

Firik pilavını son kez kontrol ettikten sonra yenmeye hazır olduğuna karar veriyor ve nihayet servis aşamasına geçiyoruz. Gaziantep’in taptaze, doğal, lezzetli malzemeleriyle hazırladığımız mıcırık aşı ve etli firik pilavı tabakta yan yana müthiş bir görüntü veriyorlar. Lezzeti de görüntüsü kadar müthiş.

Türkiye’nin Pazarları’nda Gaziantep macerasını da böylece tamamlıyoruz. Bize yol arkadaşlığı yapan Ford Tourneo Custom’la yeniden yollara düşerken bizi izleyen, yorumlarıyla, önerileriyle hem destek hem rehber olan izleyicilerimize bir kez daha teşekkür ederiz. Bu maceranın daha çok yol arkadaşına ulaşması için kanala abone olmayı, videoyu beğenip yorum yapmayı ve paylaşmayı lütfen ihmal etmeyin.

Yeni rotalarda görüşmek üzere!