Koşu ve Motivasyonun Dostluğu

Serhan Turfan
serhan turfan

Serhan Turfan Ford Trucks Lideri

Koşmak hayatımın bir parçası, benim için bir hobiden daha fazlası… Müthiş bir motivasyon kaynağı, müthiş bir özgürlük… Yoğun çalışma hayatında birçok konuyla boğuşurken, gün içinde yüzlerce problem çözerken, araya beni iyi hissettiren aktiviteleri sıkıştırmayı çok seviyorum. Örneğin; yurt dışı seyahati yapmak, ailemle zaman geçirmek ve koşmak gibi…

Sağlıklı Olmak için Koş!

Koşmanın tüm vücut kaslarını çalıştırarak sağlık problemlerini azalttığı bir gerçek. Ama koşmak bence yalnızca spor yapmak ve zayıflamak anlamına gelmiyor. Koşmak, sindirim sisteminizin düzene girmesine, iyi uyumanıza ve her daim dinç olmanıza olanak sağlıyor. Yani gününüzün güzel geçmesini bile belki de o belirliyor. Koşmak size zor mu geliyor? Veya koşmayı sevmiyor musunuz? O zaman yürüyün, yeter ki hareketli kalmaya çalışın.

Koşmak, Özgürlük Demek!

Sağlıklı olmak bir yana, koşmanın bana müthiş bir özgürlük hissi verdiğini, ruhumu beslediğini söyleyebilirim. O kadar çok alternatifiniz var ki… İster deniz kenarında martılarla olun, ister ormanın içinde kuş sesleri ile yalnız kalın, ister arkadaşlarınızla sohbet edin, ister kulaklığınızı takın ve kendinizi en sevdiğiniz müzikle baş başa bırakın. Kısacası özgürlüğün tadını çıkarın. Hepsinden çok keyif alacaksınız. Koşmak size yaşam enerjisi verecek.

Koşmak Tam Bir Stres Topu!

Gün içinde yüzlerce problemle karşılaştınız, çözdünüz veya çözemediniz, kafanız çok dolu. Toplantılar üst üste geliyor, dolar çıkıyor, faizler yükseliyor, ekonomi harap, politik birçok tartışma yaşanıyor ve bunların hepsi sizde stres yaratıyor. Belki de ilk yapmak istediğiniz eve gidip kendinizi kanepeye atmak. Evet, ilk başlarda ben de böyle yapıyordum. Ancak sonrasında kendinizi daha yorgun hissettiğinizi ve de uykunuzun geldiğini siz de hissetmişsinizdir. Oysaki çok yoğun geçen bir günün ardından dışarı çıkıp koşmak, bilinenin aksine yorgunluğu atmanızı sağlıyor. Kendinizi çok daha dinç hissediyorsunuz, müthiş bir rahatlama hissi geliyor. Koşu sırasında vücutta salgılanan serotonin hormonu size büyük bir mutluluk veriyor. Yani koşmak, stres atmak için en iyi yollardan bir tanesi.

Açık Havada Koş!

Dış mekânda koşmanın bana verdiği his çok farklı. O nedenle çok problemli bir hava yoksa, kesinlikle iç mekânda koşulmamasını öneriyorum. Dışarıda ciğerinize çekeceğiniz taze oksijen sizi dinç kılar ve konsantrasyonunuzu artırmanıza yardımcı olur. Ayrıca koşu bantlarında koşmanın eklemler için de çok sağlıksız olduğu söyleniyor. Hava nasıl olursa olsun, iyi bir giysi ile her koşulda koşabilirsiniz. Kış zamanı soğukta koşmak, çok sıcak zamanlarda koşmaktan çok daha kolay geliyor bana. Sabah erken koşmak, açık hava ile erkenden karşılaşmak o güne çok iyi başlamanızı sağlıyor.

Avrupa’da bu konuda kültür çok daha gelişmiş boyutta. Yağmurda, karda, rüzgârda birçok insanın spor yaptığını görüyorsunuz. Ancak Türkiye’de en ufak bir yağmur çiselemesinde veya sıcaklıklar 5 derecenin altına indiğinde insanlar açık havadan kaçıyor. Çocukları üşüyecek diye temiz havaya çıkartmaktan korkuyorlar. Hâlbuki kapalı mekânlarda hastalanma ihtimaliniz daha yüksek. O nedenle çıkın ve dışarıda koşun, hava nasıl olursa olsun...

Yanınızda Daima Spor Çantanız Olsun!

Koşmayı bu kadar cazip kılan en önemli özelliklerden bir tanesi de her yerde yapabilmeniz. Bir iş seyahatine mi gidiyorsunuz? Tatile mi gidiyorsunuz? Eve mi gidiyorsunuz? Nereye giderseniz gidin her yerde koşabilirsiniz. Aracınızın bagajında veya bavulunuzda tutacağınız spor malzemeleri ile her an bu sporu yapabilirsiniz. Yeter ki o motivasyonu kaybetmeyin.

Ben artık iş seyahatlerine giderken, olmazsa olmazım olan spor ayakkabılarımı, şort ve tişörtümü yanıma almayı ihmal etmiyorum. Gittiğim ülkelerde toplantı programlarım çok yoğun. Uçaktan iniyoruz ve direk toplantı mekânına gidiyoruz. Oradan akşam yemeği yiyoruz ve otele gece geç girebiliyoruz. Ertesi sabah da toplantı erken başlıyor veya oradan başka bir yere uçuyoruz. Genelde ülkeyi/şehri görmüyoruz. Bu konuda zamanı yönetmek sizin elinizde olmuyor. Ancak spor yapmak, koşmak tamamen sizin elinizde. Ben sabah erken kalkmayı ve kahvaltı öncesi bu sporu yapmayı çok seviyorum. Elbette uykuya tercih etmeniz gerekiyor ancak bambaşka bir şehirde, sabahın erken saatlerinde, şehir uyanmamışken koşmanın verdiği keyif günümün çok iyi geçmesini sağlıyor. Pek çok kez Eskişehir’den dönüşümde trenden indikten sonra, eve gitmeden giyinip spor yaptığımı ve günün yorgunluğunu attığımı söyleyebilirim.

Siz de Yapabilirsiniz!

Bu kadar yoğun iş hayatında bunu nasıl yapıyorsunuz diyenlere “siz de yapabilirsiniz” diyorum. Bunu herkes yapabilir. Yeter ki o “self” motivasyonu sağlayın. Elbette çok aşırı yoğun günleriniz olacak ama gece de olsa, sabah erken de olsa mutlaka bir 45 dakikanız vardır. Ara sıra gece 12.00’de koştuğumu biliyorum. Yatmadan önce diş fırçalamak gibi bunu içselleştirebilirseniz, zaman ve mekân aramazsınız ve koşarsınız.

Yeni Başlayanlar için…

Yeni başlayacak olanlara tavsiyem; kesinlikle önce yürüyün, acele etmeyin, vücudunuzu tanıdıkça her gün üzerine bir şeyler koyabildiğinizi anlayacaksınız. Her hafta kendinizde gözle görülür değişimler olacak, kendinizi aşmanın zevkini yaşayacaksınız. 3 ay içerisinde neler yapabildiğinize kendiniz de inanamayacaksınız. 3 km koşamazken bir bakmışsınız maraton koşar hale gelmişsiniz. Tabii bunların hepsi düzenli bir şekilde devam ederseniz olacak. İlk zamanlarda her yeriniz ağrırken gün geçtikçe vücudunuzun alıştığını görecek ve daha da rahatladığınızı hissedeceksiniz. Unutmayın bunu herkes yapabilir.

Bir Grupla Koşun!

Kendinizi motive etmenin o kadar da kolay olmadığını biliyorum. Ancak bir grupla koşarsanız, bunun ne kadar kolay olacağını göreceksiniz. Adidas, Nike, Asics gibi birçok markanın koşu grupları var. Ayrıca Runarchy, Rebelrunners, Adım Adım, Runurban gibi pek çok bağımsız kurulan koşu grupları da var. Hem spor yapma hem sosyalleşme hem de yardımlaşma için bu gruplara katılabilir, şehrin belli mekânlarında düzenli olarak koşabilirsiniz. Birlikte ne kadar motive olduğunuzu bu gruplara girince anlayacaksınız. Bu koşu gruplarının kapısı size her zaman açıktır ve ücretsiz olduğunu da unutmayın.

Koşmak Benim için Bir Sosyal Sorumluluk

Koşmanın bana verdiği en büyük keyiflerden bir tanesi de pek çok koşunun bir amacı olması ve burada yapmış olduğum katkının işe yaradığını görmek. Bugüne kadar birçok sosyal sorumluluk aktivitesinde yer aldım.

Toplumsal cinsiyet eşitliği için küresel bir platform olan “HeforShe” için Uluslararası Antalya Maratonu’nda koştum. Açılan imza kampanyasında tüm Koç Topluluğu şirketleri arasında, hem 2018 de hem de 2019’da en çok imzayı toplayarak bu platforma destek sağlamaktan gurur duydum.

Vodafone İstanbul Maratonu’nda “Darüşşafaka” öğrencileri için koştum ve bu amaç için koşanlarla birlikte 60 öğrencinin 1 yıllık eğitimini karşılayacak olan 600.000 TL’ye ulaştık.

Sıradaki hedefim ise Ford Team olarak gerçekleştirdiğimiz “Wings for Life” koşusu... Bu koşu aslında omurilik felçlilerine ve onların tedavisine bağış toplamak için yapılan bir destek etkinliği. Geçen yıl Türkiye’nin en kalabalık koşu grubunu oluşturarak birinci, dünya genelinde ise üçüncü olduk. Koşu grubumuzla topladığımız 63.493.55 avroluk bağış sayesinde dünyada en çok bağış toplayan ikinci takım olmayı da başardık!

Biz Ford Otosan olarak yine bu sene tüm dünyada omurilik felçlileri için en çok bağış toplayan takım olma hedefiyle koşuyoruz ve mottomuz da “Benim Elim Senin Elin”. En kalabalık koşu grubu olmak için Ford Team bu etkinlikte olacak ve ben de orada, o koşuda yer almayı çok istiyorum.

Tek Rakibim: Kendim

Bu yazıyı, iş hayatı ve koşuyu nasıl bir arada götürdüğümü anlatmak için yazdım ve sizlere de bu vesileyle koşu sporunu şiddetle tavsiye ettiğimi düşünüyorum. Yazımı da Haruki Murakami’nin o çok sevdiğim sözüyle tamamlamak istiyorum; “Geçmem gereken bir rakip varsa bu geçmişteki benden başkası olamaz.”