Neden? 7 Soru, 7 Cevap!

7 Neden

Uykumuz geldiğinde esniyor, sabah uyandığımızda geriniyor, sevinince alkışlıyor, korkunca çığlık atıyoruz… Ama neden? Neden sorusunun cevaplarını sizler için derledik!

1. Neden Kaşınırız?

Kaşıntı hissi, en büyük organımız olan derimizi parazit ve ölü deri birikiminden korumak için geliştirdiğimiz bir harekettir. Neredeyse diğer tüm organlarımız vücudumuzun içerisinde bağışıklık sistemimiz tarafından korunurken derimiz dış etkenlere karşı oldukça savunmasızdır.

Kaşıntı da tıpkı esneme gibi bulaşıcıdır. Bilim insanları bunun nedenini paleolitik dönemlerde insanlar bir arada yaşarlarken birinin bir sebepten ötürü kaşınmasıyla diğer herkesin kendisini korumak için kaşınmaya başlamasıyla açıklıyorlar.

Derimizin altındaki sinir uçlarının omurgamıza elektrik sinyalleri göndererek beynimize acı mesajı geçmesiyle ortaya çıkan kaşıntının en pratik çözümü elbette kaşınmaktır. En ilginç olan ise acıya karşı her birimizin tepkileri farklılık gösterebiliyorken kaşıntı hissettiğimizde hepimizin tek yaptığı şey kaşınmak olur. Ancak kaşınmanın da tahriş edici bir tarafı olduğu için bir kısır döngü şeklinde kaşınmaya devam ederiz. Kaşınmaya başladınız mı? Çok normal, kaşıntının bulaşıcı olduğunu söylemiştik.

2. Neden Alkışlarız?

Alkış neredeyse tüm insanlığın, özellikle kalabalık gruplar halindeyken memnuniyetlerini belirtmek için kullandıkları bir harekettir. Hatta onay göstermek için de kullanılır. Memnuniyet belirtmek için alkışlamak öğrenilmiş bir davranıştır. Bebekler genelde bir yaş öncesinde alkışlamaya başlarlar, bunun tek amacı ellerini çırptıklarında çıkan sesten hoşlanmalarıdır. Ancak aileler (bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde) bu harekete anlam yüklemeye başlarlar.

Hayvanlar dünyasındaki en yakın akrabalarımıza baktığımızda onların da bazı durumlarda alkışa benzer hareketler yaptıklarını görebiliyoruz. Bu hareketler memnuniyet karşılığında değil, korkulacak ya da dikkatleri üzerine çekmesi gereken bir durumda verdikleri bir tepki olarak karşımıza çıkıyor.

3. Neden Hıçkırırız?

İznimiz olmadan ağzımızdan çıkan “hıçk” sesi… Bazen komik gelse de kimi zaman can sıkıcı olabiliyor. Hıçkırık, ağzımızdan bir ses olarak çıkana kadar midemizle akciğerlerimiz arasında kalan diyaframımızda oluşur. Normalde diyafram ciğerlerimize hava doldurmak için nefes aldığımızda aşağı doğru iner ve nefes verirken rahatlayarak havanın ciğerlerinizden ağzınıza ve burnunuza gitmesine yardımcı olur.

Ancak diyaframınızı rahatsız eden bir şey olursa kasılarak hızlıca nefes almanıza neden olur ve aldığınız nefes de ses tellerinize çarparak “hıçk” sesini ortaya çıkarır. Hızlı ya da çok yemek yemek, gazlı içecekler tüketmek, stres, ani ısı değişikliği ve bir şey çiğnerken hava yutmak hıçkırığa neden olabilir.

Nefes tutmak ya da bir kesekâğıdına solumak ciğerlerde karbondioksit oranını arttıracağı için diyaframınızı rahatlatarak hıçkırığın durmasını sağlayabilir, ancak uzun süre geçmeyen hıçkırıklar için bir doktora görünmenizi öneririz.

4. Neden Esneriz?

Günde ortalama sekiz kez esniyoruz. Etrafımızda birileri varsa ve onların esnedikleri anlara denk gelirsek ya da esnemeyle ilgili bir şeyler okuyorsak bu sayı artabiliyor. Çünkü esnemek bulaşıcıdır. (Esnemeye başladınız mı?) Bu konuya geri döneceğiz, ama önce neden esneriz sorusuna cevap verelim.

Her ne kadar bu sorunun tam anlamıyla doğrulanmış bir cevabı bulunmasa da 2007 yılında psikoloji profesörü Andrew Gallup tarafından yapılan bir araştırma beynimizi soğutmak için esnediğimizi ortaya koymuş. Esnerken çene kemiğimizi iyice açıp derin nefes alarak içimize çektiğimiz hava beynimize gitmekte olan kan damarlarını soğutarak beynimizin de serinlemesine sebep oluyor. Bu yüzden sıcak bir ortamda daha çok esniyoruz.

Gelelim esnemenin bulaşıcılığına… Hem empati yaptığımız için hem de içgüdüsel olarak biri beynini soğutuyorsa ben de soğutayım dediğimiz için esnemenin bulaşıcı olduğu sanılmakta…

5. Neden Ağlarız?

Ağlamamıza neden olan üç ana sebep vardır: acı, duygu ve gözlerimizi korumak için… Ancak özellikle duygulandığımızda ağlamamızın nedenini açıklamak o kadar kolay değil… Bir sevdiğimiz öldüğünde de ağlıyoruz, bir bebek doğduğunda da… Bir aşk bittiğinde de ağlıyoruz, bir düğünde de… Bazen kendimizle hiçbir alakası olmayan bir filmde ya da dinlediğimiz bir şarkıda da…

Aristoteles, ağlamak için “zihni temizlemek” tanımını yapmış. Yüzlerce yıldır yapılan araştırmalar ağlamanın nedenini tam olarak ortaya koymasa da ağlama eylemi; yardım, konfor ve destek istemek amacıyla meydana getirdiğimiz sosyal bir iletişim aracı olarak değerlendiriliyor. Sözlü iletişimden daha güçlü bir şekilde etrafınızdakilere çağrınızı iletebildiğiniz bir iletişim aracı diyen uzmanlar da mevcut.

Ağlamamıza neden olan üç durumun en önemli farklarından biri de gözümüzden gelen yaşların kimyasal bileşimleri. Duygusal ağlama sırasında ürettiğimiz gözyaşları, diğer gözyaşı türlerinden farklı bir kimyasal bileşime sahip; içeriğinde prolaktin, adrenokortikotropik hormon, leu-enkefalin ve potasyum ile manganez elementlerinden önemli miktarda daha fazla bulunur.

6. Neden Çığlık Atarız?

Tehlikeli bir durumda verdiğimiz ilkel bir tepki olan çığlık; acı, korku ve bazen sevinç gibi duygularla da ortaya çıkabiliyor.

Normalde kulağımızla işittiğimiz sesler; beynimizin bu sesin kaynağı nerede, konuşanın cinsiyeti ne, kaç yaşında, tonu nasıl gibi soruları anlamlandıran bölümüne ulaşırken; çığlık bambaşka bir rotayı takip ediyor ve kulağımızdan doğruca beynimizin korkuyu denetleyen bölgesi amigdalaya ulaşıyor.

Çığlık atmak bir tehlikenin varlığını etrafımıza duyurmamızı sağlarken etrafımızdakilerin de bu durumdan kendilerini korumalarına olanak tanır. Beynimizin amigdala bölgesine gitmesi de tehlikeli ve korkutucu durumlar karşısında daha hızlı aksiyon almamıza sebep olan hormonlara bu bölgenin emir vermesidir.

Her ne kadar artık yerleşik hayat içinde o kadar çığlık atmamıza sebep olacak tehlikeler yaşamasak da uzmanlar çığlık atmanın rahatlatıcı bir etkisi olduğu konusunda hemfikirler. Çığlığınızın başkalarının amigdalalarına gitmesini istemiyorsanız, uygun koşulları sağladığınızda mutlaka çığlık atın!

7. Neden Hapşırırız?

Burnumuzun içi hassas bir dokuya sahiptir ve yabancı bir şey algıladığı an beynimize elektrik sinyali gönderir. Bu sinyal beynimize burnumuzun bir an önce temizlenmesi gerektiğini söyler. Beynimiz vücudumuza hapşırmaya hazır ol sinyali verir; gerilip gözlerimizi kapatmamız ve dilimizi damağımıza yapıştırarak ağzımızı büzüştürmemiz işte bu sinyalin sonucudur. Ve hapşuuuu! Tüm bunlar birkaç saniye içinde olur.

Hapşırırken gözlerimiz istemsiz bir şekilde kapanır, ancak inanılanın aksine gözümüz açık hapşırmanın gözlerimizi yuvalarından çıkaracak bir etkisi yoktur.

Hapşırma ile ilgili ilginç bir başka bilgi de dünyanın hemen hemen tüm kültürlerinde insanlar hapşırdıklarında birbirlerine sağlık ve uzun ömür dilemekteler.