Hayatımızı Kolaylaştıran İcatlar: Tekerlek

7 Madde

Günümüz modern dünyasına baktığımızda dokunduğumuz her alanda hayatımızı kolaylaştıran en büyük detay nedir diye sorsak tekerlek cevabını alırız. Düşünün bir; valizinizden çekmecenize, dünyayı küçülten koca koca uçaklardan kamyonlara, otomobillere, oyuncaklardan robotlara hayatımızın her alanındalar. Peki, tekerlek nasıl icat edildi, nasıl bir gelişim gösterdi? Gelin 7 maddede inceleyelim…

1. Tarih boyunca mucitler insanlığa faydalı icatlarını doğadan esinlenerek oluşturmuşlardır. Çatallaşmış dalları görüp hem yemek yediğimiz çatalı hem de tırmığı geliştirmişiz mesela. Ya da kuşlara özenip uçak yapmışız. Ancak tekerlek bu anlamda bir istisna. Tekerlek yüzde yüz insan zekâsı ve ustalığıyla hayatımıza girmiş.2. Doğada bir başka örneği olmadığı için tekerlek diğer birçok hayatımızı kolaylaştıran icada göre hayatımıza daha geç girmiş. Öyle ki dikiş iğnesi, dokuma kumaş, sepetçilik ve hatta flüt bile tekerlekten çok daha önce insanlığın kullanımındaymış.

3. İlk tekerlekler ulaşım ya da taşıma amacıyla kullanılmadı. Bilinen en eski tekerlek MÖ 3500 civarında Mezopotamya’da çömlekçi çarklarında kullanılmış. İnsanlık ancak bundan 300 yıl sonra tekerleği bir şeyler taşımak için de kullanabileceğini fark etmiş. Önce iki tekerlekli, hayvanların çektiği arabalar ortaya çıkmış. Daha sonra da el arabaları… El arabaları her ne kadar pahalı bir yatırım olarak görülse de iş sürecini 3-4 gün kısalttığı için birçok tüccar ve çiftçinin vazgeçilmezi olmuş.4. İcatların insanlığın yaşamını kolaylaştırmak için ortaya çıktığını düşünsek de bazı insanların hayatlarını sonlandırdığını da söylemeliyiz. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri de Ortaçağ’da bir ölüm cezası türüne hizmet eden “Ölüm Çarkı” adlı işkence aletiydi. Mahkûm bir tekerleğe bağlanır, ölene kadar dört bir yandan çekiştirilirdi.

5. Tekerlek deyince madem aklımıza çark da geliyor, bir ilginç bilgi de “Çarkıfelek” ile ilgili olsun. Türk televizyon tarihine Tarık Tarcan ile girip Mehmet Ali Erbil’in sunumuyla hafızalarımıza kazınan bu yarışmanın tarihi de en az tekerleğin tarihi kadar geçmişe uzanıyor. Yunan ve Roma mitolojilerinde adı geçen “Fortunae” adlı kader tanrıçası, insanların kaderini belirlemek için bir çark çevirirmiş. Dilimizdeki “feleğin çemberinden geçmek” deyimi de aynen bu tanrıçanın göreviyle ilintili bir söylem. Cicero’dan Pindar’a, Geoffrey Chaucer’dan Shakespeare’e birçok düşünür ve edebiyatçının da radar alanına giren bu çark, sanat eserlerinde de sıkça kullanılmış.6. İnsanoğlunun hep daha büyük, hep daha yüksek sevdasından tabii ki tekerlek de nasibini aldı. Dünyanın çeşitli noktalarındaki büyükşehirlerde görmeye alıştığımız dönme dolaplar bunun en güzel örnekleri. Londra’daki “London Eye”, Singapur’daki “Flyer”, Las Vegas’taki “High Roller” ve Çin’deki “Star of Nanchang” dönme dolapları hem birer mühendislik harikası hem de turistler için apayrı deneyimler sunan cazibe noktaları olmayı sürdürüyorlar.7. Bizi ilgilendiren bir başka tekerlek de elbette halen araçlarımızın en önemli parçası olan lastikler. Üçüncü maddemizde hayvanların çektiği arabalardan bahsetmiştik. Bu arabaların hem işleyişi hem de çektikleri ağırlık düşünüldüğünde tahtadan yapılmış bir tekerleğe çevrilen demir şeritler sağlamlık için yeterliymiş. Ancak hayvan gücünü tarımsal alanlara bırakıp şehir hayatında motorlu araçlara geçildiğinde tekerleklerin de sağlamlaştırılması gerekmiş. İlk değişiklik demir şeritlerin yerine kauçuk kullanımıyla gerçekleşmiş. Tabii o dönemde 2/3 beygir gücüne sahip araçlar varmış. Beygir gücü arttıkça tekerleklerin geliştirilmesi ihtiyacı iyice belirginleşmiş. Araç süspansiyonunun en önemli parçası olan lastiklerin kitlesel tüketime de uygun bir şekilde üretilebilmesi için ilk adımı John Dunlop atmış ve şişme lastikleri oluşturmuş. Şişme lastiklerin ilk örnekleri günümüzdeki bisiklet lastiklerini andırıyormuş, ama insan zekâsının geliştiremediği hiçbir şeyin olmadığı dünyamızda şişme lastikler de elbette hızlı gelişimini sürdürerek günümüzdeki muhteşem hallerini almışlar.