Hayatımızı Kolaylaştıran İcatlar: Pusula

7 Madde- İcatlar

7 Maddede İcatlar serimizin ikinci konusu pusula. Dünyamızın keşfi sırasında oldukça önemli rolü olan ve halen günlük hayatımızın en önemli yön belirleyicisi konumundaki pusulanın tarihsel gelişimi ile ilgili detayları sizler için derledik.

1. Pusulanın tarihi günümüzden 2500 yıl geçmişe kadar uzanıyor. Mıknatıs taşının demiri çekme özelliğinin keşfiyle başlamış her şey. Ama bu taşın serbest bırakıldığında Kuzey ve Güney’e yöneldiğini kim, ne zaman fark etmiş, işte bu konuda herhangi bir bilgi bulunmamakta. Yazılı kayıtlara bakacak olursak Çinliler pusulayı 12, Batı Avrupalılar ve Araplar 13 ve İskandinavlar ise 14. yüzyılda kullanmaya başlamışlar. 2. Pusulayı yön bulma amacıyla ilk kullanan kişinin Çin’deki Yunnan bölgesinden Zheng He (1371-1435) adlı bir denizci olduğu düşünülüyor. Bu cesur denizci 1405-1433 yılları arasında gerçekleştirdiği yedi okyanus yolculuğunda pusula kullanmış. Bu tarihten önce denizciler ya sadece sıcak mevsimlerde ya da kıyı şeridini takip ederek keşiflerini gerçekleştirirlermiş. Yön bulma amacından önce pusula ne amaçla kullanılıyordu diye soracak olursanız, pusula daha çok kahinler tarafından kullanılıyormuş. Hatta bu konuda Aristoteles’in dediklerine kulak verecek olursak pusulanın üzerindeki rüzgâr gülü ile doğacak bebeklerin cinsiyeti belirlenirmiş. Gül sembolü, asırlar boyunca haritalarla ve doğru yolu gösteren ruhlarla ilişkilendirilen bir sembol olmuştur. Neredeyse tüm haritaların üzerine çizilen pusula gülü, ana yönleri gösterirdi. Rüzgâr gülü olarak bilinen sembol ise sekiz ana rüzgâr, sekiz ara rüzgâr ve on altı çeyrek rüzgâr olmak üzere, toplam otuz iki rüzgârın yönünü gösterirdi. Bir dairenin içine yerleştirildiğinde, pusulanın bu otuz iki noktası mükemmel bir biçimde otuz iki yapraklı geleneksel gülü andırır. Yerkürenin üstündeki “gül çizgisi” yani boylam (meridyen) kuzey kutbundan güney kutbuna çizilen hayali bir başlangıç çizgisidir. İlk kâşif ve denizciler bu boylamlardan hangisinin gül çizgisi (sıfır boylamı) olduğunu bulup diğer boylamları hesaplayarak yol ve yönlerini belirlerlerdi. Günümüzde ise bu çizgi İngiltere, Greenwich’ten başlamaktadır. Ancak 1888’e kadar “gül çizgisi” Paris’teki Saint Sulpice Kilisesi’nden geçmekteydi. Bu pirinç işaret halen geçmişin hatırlatıcısı olarak büyük ilgiyle ziyaret edilmektedir. 3. Tarihteki ilk pusulalar bir tas suda yüzdürülen bir tahta ya da mantar parçası üzerine yerleştirilen mıknatıs taşıymış. Bir süre sonra tasın dibine mıknatıs taşından yapılmış bir ibre sabitlenmiş. On üçüncü yüzyıla gelindiğinde üzerinde yönlerin yazılı olduğu bir levha eklenmiş. On altıncı yüzyıl ortalarında ise okyanus yolculuklarında düz bir şekilde durabilmesi için dengeleme halkası eklenmiş.

4. 1745’te, İngiliz mucit Gowin Knight, çeliğin uzun süreli bir şekilde mıknatıslanmasını sağlamış. Böylelikle mıknatıs taşından ibreler yerine çelik ibreler kullanılmaya başlanmış. On dokuzuncu yüzyılın başlarında gemicilik sektöründe demir ve çelik kullanımı yaygınlaştıkça manyetik pusulaların da şaşma oranında artış gözlenmiş. 1837’de Britanya Donanması bu sorunu çözmesi için özel bir komisyon kurmuş. Komisyonun 1840’ta geliştirdiği dört ibreli yeni pusula tasarımı öyle başarılı olmuş ki dünya genelindeki birçok donanma tarafından da kullanılmaya başlamış. On dokuzuncu yüzyılın ortalarına kadar hem kuru (ibrenin havada kaldığı) hem de sıvılı (ibrenin su veya başka sıvıda olduğu) pusulalar kullanıldı. Kuru modeller yol ve deniz sarsıntılarında işlevsiz kalırken, sıvılı modellerde akıntı olabiliyor ve tamir iyice zorlaşıyordu. 1862 yılına gelindiğinde sıvılı modeller iyice geliştirilmiş ve kuru modeller sadece donanma tarafından kullanılır hale gelmişti. Britanya Donanması sıvı modeli Birinci Dünya Savaşı sırasında kullanmaya başladı ve bu modeller günümüze halen kullanımda olan en iyi manyetik pusulalardır.5. 1970’lerde ise pusula bambaşka bir boyuta ulaştı. Amerikan Donanması Küresel Konumlama Sistemi (Global Positioning System-GPS) adlı bir proje başlattı. Projeyi 1980’lerde devralan Amerikan Hava Kuvvetleri Haziran 1993’te GPS’i hayata geçirdi. Peki, GPS tam olarak nedir? Atomik saatlerin yerleştirildiği 24 uydudan oluşan bu sistemde Dünya’ya oldukça kesin sinyallerin aktarılmasıyla sıradan bir pusula boyutundaki cihazlarla ve sadece 30 metre sapma payıyla istediğiniz konuma ulaşabilirsiniz. Ancak yine de GPS’in pusulanın yerini almasının mümkün olmadığını da vurgulamalıyız. Çünkü GPS konum bazlı çalışır, yön bildiremez. Ayrıca bir güç kaynağına ihtiyaç duyar ve pusulaların aksine herhangi bir beton yapının altında ya da sık ağaçlı bir yerde kesin sonuç veremezler.6. Bir ilginç bilgi de kutup noktası hakkında… Kuzey Manyetik Kutbu aslında tam olarak Kuzey Kutbu’nda değildir, Kanada’nın kuzeyindeki Nunavut eyaletinde bir noktadadır. Tam kuzey noktasının dört bir tarafı manyetik alanla çevrili olduğu için pusula ibresi bu noktada fırıldak gibi döndüğünden yön belirleyebilmek için böyle bir alternatif çözüm üretilmiştir. Aslında Manyetik Kutup Noktası denilen nokta da Dünya’nın dönüşü sebebiyle sabit durmamaktadır. Buradan 1965’ten günümüze yaşanan değişikliği izleyebilirsiniz.7. Pusula kullanan tek canlılar elbette biz insanlar değiliz! Balıklar, kelebekler, karıncalar, kuşlar, sürüngenler, ıstakozlar ve arılar da güneşi merkez alan ilginç bir yön bulma yetisine sahipler. Örneğin bal arıları güneş bulutların ardında olsa bile yönlerini rahatlıkla bulabiliyor. Nasıl mı? Mavi gökyüzünden gelen ultraviyole ışınların polarizasyonuyla!BONUS: Kadınlar yönlerini belirli noktaları ve görsel hafızalarını kullanarak, erkekler ise istikamet-mesafe algısıyla ve kadınlara göre daha iyi sayılabilecek harita okuma yetileriyle buluyorlarmış.