Ford Ranger ile Peribacaları’na…

Ford Ranger ile Peribacaları Slider

Keşif yapmak ondan sorulur… Gezi blogger’ı Seymen Bozaslan, yol arkadaşı Ford Ranger ile yeni rotaların peşinde! İnsanın Ford Ranger gibi asla yarı yolda bırakmayan yol arkadaşlarının olması ne büyük keyif… Seymen Bozaslan bu sefer otantik büyüsüyle tanınan Kapadokya’yı ve Erciyes’i, büyük bir zevkle gezdi. Okuma zevkini ise Ford Blog okurlarımıza bıraktı. Bakalım Seymen bu sefer ne tür maceralar atlatmış!

Bu hafta Ford Ranger’ın direksiyonunu Anadolu’ya; Kapadokya ve Erciyes eteklerine doğru kırdım. Ne iyi oldu anlatamam! Kapadokya’da dinlenmek, Ford Ranger ile keşfetmek başlı başına özel hissettirdi bana bu yolculuğu. Haydi, gelin sizlere biraz Kapadokya’dan bahsedeyim.

Kapadokya, öncelikle gerçekten geniş bir alan. Aslında Kırşehir, Aksaray, Niğde, Nevşehir ve Kayseri arasında bir bölge olarak bilinse de Kapadokya turizmi; Ürgüp, Ortahisar, Uçhisar ve Göreme civarında gerçekleşiyor. Özellikle Uçhisar ve Göreme hâlâ otantikliğini koruyor. Ürgüp ise biraz daha ilçe havasında ama yine de konaklarıyla büyülüyor misafirlerini.

Göreme

Burayı ayrı seviyorum gerçekten. Aydın Kırağı denilen tepeden Göreme’yi izlemek, gün batımını seyretmek, balonlara el sallamak ve en az sepetin içindekiler kadar heyecanlanmak gerçekten hoş bir deneyim. Bu yüzden Aydın Kırağı öncelikleriniz arasında olmalı. Özellikle gün batımına ellerinde kadehler ve şaraplarla buraya gelen birçok kişiyi görebilirsiniz. Bence aralarına karışın, uzaktan bakmayın derim.

Göreme Açık Hava Müzesi çok büyük bir kompleks, içerisi tıklım tıklım ziyaretçi dolu. Müze girişinde Müze Kart geçerli. Sadece Karanlık Kilise’ye girerken bu kiliseye özel bir bilet daha alıyorsunuz; onun dışında Müze Kart ile tüm kiliseleri ücretsiz gezebilirsiniz. Bu açık hava müzesinde birçok ilk Hristiyanlık dönemine ait kiliseler bulunmakta ve tüm bu kiliseler içinde fotoğraf çekmek yasak. Kiliselerin dışında ve içinde bulunan güvenlik görevlileri bu konuda çok hassas; içerdeki yüzlerce yıllık duvar resimlerini korumak adına bu hassasiyeti gösteriyorlar.

Ürgüp

Ürgüp denilince aklıma benim nedense etkileyici konaklar geliyor. Hani meşhur, benim de adaşım olan Seymen Ağa var ya? O mu kazındı aklımıza ondan dolayı mı bilemem ama konaklarıyla ön planda bir ilçe. Konakları kadar günümüz binalarının da yoğun olduğu bir yerleşim. Ürgüp’e geldiğinizde Temenni Tepesi, Asmalı Konak öncelikli gezilecek noktalardan. Ayrıca birçok şarap evi, restoran da burada yer alıyor.

Ortahisar

Ortahisar bana kalırsa Kapadokya’nın en ilginç yerlerinden. Bana kalırsa gerçek Kapadokya belki de. Çünkü bildiğim kadarıyla en az otel burada var. Daha az turist, daha çok Kapadokyalı anlayacağınız. Burada en güzel fotoğraflar ise Ethem’in Yeri denilen seyir terasından alınıyor. Bence fotoğraf çekmek ve bir kahve içmek için güzel bir nokta.

Uçhisar

Uçhisar bana kalırsa Kapadokya’da balonları en güzel izleyebileceğiniz noktalardan birisi. Özellikle Göreme’den Uçhisar’a giderken gördüğüm kale manzarası ise her zaman heyecanlandıran boyutta gerçekten. Uçhisar Kalesi bu kasabada görülecek en güzel noktalardan birisi. Merdivenleri üşenmeden mutlaka çıkmalısınız. Göreceğiniz manzara hakikaten etkileyici olacak ve çıktığınıza değecek. Bölgede ayrıca çok fazla hediyelik eşya dükkânı da bulunuyor, düşünürseniz burayı tercih edebilirsiniz.

Zelve

UNESCO tarafından dünya mirası listesine alınan Zelve, Paşabağları’ndan dümdüz yola devam ettiğinizde karşınıza çıkan eski bir yerleşim alanı olan köyün adı. Kapadokya bölgesinin en güzel ve en değişik peribacalarını burada ziyaret edebilirsiniz. Zelve’de ikonoklast dönemden kalma kilise ve manastırlar bulunmakta. Sanki zaman durmuş burada. Burayı gezerken çok rahat 3 saat geçirebilirsiniz. Erken Hristiyanlık zamanında gizlenme yeri olarak kullanılmış. Ben aracımla geldim ama her 45 dk’da bir Göreme-Zelve otobüsleri kalkmakta. Yakın zamana kadar yani, 1950 yıllarına kadar burada Müslüman ve Hristiyan halk birlikte yaşıyormuş. 1950 yılından sonra köy terk edilmiş ve ileriye, Yeni Zelve tarafına yerleşmişler.

Avanos

Avanos’ta çömlek yapmayı bilmeyen erkeğe kız, dokuma yapmayı bilmeyen kıza da koca vermezlermiş. Bu hesapla buranın en önemli etkeni çömlekçilik. Kızılırmak kenarında çamurun değerlendirilmesiyle bir sürü çömlek dükkanı değer kazanmış. Halk daha çok çömlekle uğraşmış, daha çok geliştirmiş kendini. Benim en etkilendiğim dükkan ise çeşitliliği bakımından Venessa Seramik. Ama yine onlar kadar enteresan olan Chez Galip, yani Galip’in mekanı. Galip Usta’nın bir de saç müzesi var. Hikayesi de ilginç. Yıllar önce bir Fransız kadının bıraktığı saç öncü olmuş. Müzeye gelen kadın ziyaretçiler hikayeden etkilenmiş ve kendileri de saçlar bırakmaya başlamış. Hâl böyle olunca Guinness’e bile girmiş Galip Usta. En az 16.000 saçın olduğu bir müze haline gelmiş burası bir anda. En güzeli ise, Galip Usta her sene 20 kişiyi bu saçlar arasından seçer ve Kapadokya’ya tekrar davet edermiş. Çok ilginç değil mi? Bu arada, müze geçen sene ABC News web sitesi tarafından en ilginç 15 müze arasında seçilmiş.

Derinkuyu

Derinkuyu Nevşehir’in bir ilçesi. Niğde’ye 50, Nevşehir’e 29 km uzaklıkta. Yer altı şehri bir rastlantı sonucu bulunmuş. 1965 yılında ise genel restorasyon çalışmasından sonra hizmete açılmış. Dünyanın 9. harikası olarak uzmanlar tarafından literatüre geçen bu şehir, her yıl binlerce ziyaretçi ağırlamakta. Burası Hititliler, Romalılar, Bizanslıların oturduğu 8 katlı çok geniş bir kompleks. Yerin altına, devasa genişlikte, 8 kat aşağı inilerek kurulan bu şehir; insana dilini yutturuyor. Burası Hristiyanlığın ilk zamanlarında hem saklanma hem de gizli ibadet yeri olarak kullanılmış. Daha sonraları ise 6. ve 7. yy’da başlayan Arap akınlarına karşı sığınak olarak kullanılmış. 1. ve 2. katlarda misyoner okulu, vaftiz yeri, mutfak, ambar, yatak odaları, yemek odaları, şarap mahzenleri, ahırlar var. 3. ve 4. katlarda gizlenme yerleri, silah depoları var. Ziyaret edilesi.

Hayatın Ritmi

Andrew Rogers Avustralyalı bir heykeltıraş. Kapadokya’ya geldiğinde de daha önce en az 10 ülkede yaptığı “Hayatın Ritmi” projesine katkıda bulunuyor ve 4 yıl boyunca halk ile imece usulü taş taşıyarak simgeler yapıyor toprağa. Bu simgeler balon turu attığınızda karşılaşacağınız büyüklükte. Tepeden bu çalışmayı görmek gerçekten keyif verici. Bu arada, taşların bazılarında günümüzde yaşadığımız, hissettiğimiz duygular yer alıyor. Sevmek, hoşgörü, saygı gibi…

Ne Öneririm?

  • Müze Kartı edinmenizi öneririm. Derinkuyu, Ihlara Vadisi, Göreme Açık Hava Müzesi gibi noktalarda çok işinize yarayacak.
  • En güzel mevsim sonbahar veya ilkbahar, unutmayın! Kışın sert, yazın kurak geçiyor buralar. Ama yok üşümem derseniz kışın da Kapadokya’yı deneyimleyin derim. Beyaz çok yakışıyor.
  • Butik bir otelde kalın kesinlikle. Mağara ambiyansını yaşamalısınız.
  • Araçla gezmeniz avantajınıza olacaktır.
  • Türk Gecesi etkinlikleri beklediğiniz gibi olmayabilir. Bu yüzden önerim, şarap evleri.
  • Ürgüp Et Şarap Fabrikası’nda minik tur yaparak hem bilgi alabilir hem de Kapadokya şarabını tadabilirsiniz.
  • Derinkuyu gerçekten adı gibi derin. 8 kat iniyorsunuz. Bazı bölümler çok dar. Kalbiniz veya astımınız varsa uzak durun. Burası sizi zorlayabilir. Müze Kart’la ziyaret edebilirsiniz.
  • ATV turu öneririm. Büyük bir adrenalin. 50 TL’ye yapabilirsiniz.
  • Kapadokya denilince akla balon turu gelir. Balonla havalanmak için o gün rüzgârın sakin olması gerekiyor. Bu yüzden her zaman balon turu var diye düşünmeyin. Hava şartları önemli. Fiyatı da 130 € civarında. 130 €’ya kahvaltı, kalkış alanına transferleriniz, indikten sonra şampanya ve sertifika dâhil.
  • At çiftliklerini ziyaret edebilir, elinizle atları besleyebilirsiniz. Göreme’de, Ürgüp Yolu girişinde denk geleceksiniz.
  • Uçhisar Kalesi gerçekten etkileyici bir manzaraya sahip. Müze Kart geçmez. Fiyatı tam 6 TL, öğrenci 3,5 TL. Kesinlikle gittiğinize değecek. Akşam ışıklandırılması ile bölgenin özel bir yeri.
  • Nevşehir Havalimanı Kapadokya’ya 40, Kayseri Havalimanı ise 80 km mesafede. Seyahat planınızı yaparken Kayseri’den gelirseniz Erciyes Dağı’nı, Nevşehir’den gelirseniz Tuz Gölü’nü ziyaret edebilirsiniz.
  • Ihlara Vadisi’ni mutlaka görün derim. Ama sıkıştırılacak bir gezi olmayacak o kesin. En az yarım günü gözden çıkarın burası için.
  • Kapadokya’da 1 gününüz daha var ve her yeri bitirdiniz mi? Kapuzbaşı Şelalesi’ni öneririm. Kapadokya’ya 2 saat mesafede çok etkileyici bir yer. Yeşilhisar Yolu üzerinden veya Kayseri Yahyalı ilçesi üzerinden gidebilirsiniz.
  • Sultan Sazlığı, birçok kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Fotoğrafçıların da gözde merkezlerinden birisi. Bu yüzden Kayseri Yahyalı’da Sultan Sazlığı’na uğramanızı öneririm.
  • Kapadokya seyahat bütçesi açısından en ekonomik alanlardan birisidir. Az bütçeye, çok büyük keyif alarak dönersiniz evine.
  • Balonların fiyatı biraz yüksek. Binemeyebilirsiniz. Ama vazgeçmeyin derim! Sabah 06.00’da Göreme’de bulunan Aydın Kırağı Tepesi’ne çıkmanızı öneririm. Yanından yükselen balonları izleyebilirsiniz.
  • Çevrede zamanında Hristiyanlık çok yaygın olduğu için çok fazla kilise bulunuyor. Kiliselere karşı ayrı bir merakınız varsa seyahat sürenizi 1 gün fazla planlayın derim.
  • “Hediyelik ne alabiliriz?” diye sorarsanız; 2 tavsiyem olur. Birincisi şarap. İkincisi Avanos’ta, Venessa Seramik’te çok güzel hediyelik eşyalar var.

Ford Ranger ile peribacaları arasında kaybolmak benim için çok güzel bir deneyim oldu. Ranger’ın 4×4 özelliği sayesinde, özellikle arazi şartlarında sınıfının üstünlüğünü çok iyi hissettirdi. Ayrıca, Aydın Kırağı rampasına çıkarken de seri olmasıyla sürücünün işini oldukça kolaylaştırdı açıkçası. Ford Ranger gerçekten bir başka. #FordileYolda sloganıyla çıktığım yolculukların bir diğerinde görüşmek üzere…