Birlikte Daha Mutluyuz!

Ali R. Aksoy
Yazarlar

Ali Rıza Aksoy İnsan Kaynakları Lideri

Duygusal zeka (EQ) kavramını bulan kişi olmasa da, Daniel Goleman bu konuda önemli çalışmalara imza atmış ve kitapları dünyada onlarca dile çevrilmiş Amerikalı bir psikolog ve danışman. Uzun zamandır üzerinde tartışılan konulardan olan ve zaman zaman çelişkiye düşülen “çalışan mutluluğu eşittir müşteri mutluluğu” olgusu hakkında yaptığı araştırmalarla Goleman şu sonuca varıyor; çalışanların iş yerindeki mutluluğu müşteri mutluluğunu getiriyor. Harvard Üniversitesi’nde profesörlük de yapan Goleman’a göre; eğer bir çalışanı yaptığı iş mutlu etmiyorsa, aldığı ücret, çalışma şartlarındaki imkanlar ya da öz geçmişinde yazacak isim tatmin edici olsa bile bu mutluluk maalesef müşteriye yansımıyor. Peki neden? Çünkü mutlu müşteri yaratmanın yolu, çalışanları dinlemekten ve onlara verdiğiniz sözleri tutmaktan geçiyor.

İnsan -temel ihtiyaçlarını bir kenara bıraktığımızda- sosyal hayatında saygı gördüğü, sözünün dinlendiği ve kendisine verilen vaatlerin yerine getirildiği ortamlarda bulunmak ister. Bu yüzden arkadaşlarımızı bizi dinleyen, anlayan, zor zamanlarımızda yanımızda olacak insanlardan seçeriz. Bunun yanında yeri geldiğinde eğlenebildiğimiz, yeri geldiğinde gülebildiğimiz kişiler de olsunlar isteriz. İş hayatı her ne kadar profesyonel olarak adlandırdığımız ciddi bir dünya gibi dursa da insan mutluluğunun en derininde işte bu temel ihtiyacın karşılanması yatıyor.

Mutluluk ve verim tabii ki aynı kavramlar değil. Ama genel araştırma ve gözlemlere bakıldığında mutluluğun verimi artırdığını da açıkça görmek, bizleri çalışan mutluluğunu odağımıza almaya itmeli. Mutsuz ama verimli çalışan sadece ürünü satar, hem de çok iyi satar. Mutlu ve verimli çalışan ise o müşterinin sizden mutlu ayrılmasına, ürününüzü almasa bile sizi hatırlamasına, çevresine tavsiye etmesine vesile olur. Müşteri memnuniyetinin temelleri ise ancak böyle atılabilir.

Yukarıda da dediğim gibi çalışanların yaptığı işten mutlu olmasını sağlamak için, bir tutku, bir hedef yaratmak, onlarca insanı aynı faydaya hizmet edecek ortak bir vizyonda buluşturmak bu açıdan çok önemli. Bu tutku yakalandıktan sonra vereceğiniz ücret, sunacağınız ek imkanlar ve isminizin kariyerinde önemli bir nokta olması çalışan için bir anlam kazanmaya ve mutluluğa dönüşmeye başlar. Ve işte tam da o noktadan sonra çalışan mutluluğu, müşteri mutluluğuna dönüşür.

Ford Otosan içerisinde başlattığımız Dinamik Denge ve Ortak Kültür çalışmaları işte bu noktada, çalışan mutluluğunu yakalamak için, onları dinlemek, anlamak, söz hakkı vermek ve herkesi büyük bir vizyonun parçası gibi hissettirebilmek için oluşturulmuş projeler. Bu çalışmalar başladığından beri birbirimizi ortak amacımız için motive eder, sorumluluklarımızı daha fazla üstlenir olduk. Hatalarda daha yardımsever, başarılarda ise daha paylaşımcı olduk. Çünkü biliyoruz ki bir bütünün parçası gibi hissettiğimizde, müşterilerimiz de bizim bir parçamız gibi hissedecek.

Dünyanın her yerinde yüzlerce şirket, yıllardır bu konu üzerine yapılan araştırmalar ve yatırımlarla, geliştirilen farklı çalışma modelleriyle aynı sonuca ulaşıyor; “mutlu çalışan eşittir mutlu müşteri”.

Daha da önemlisi, “sadık ve memnun müşteri”. Ford Otosan’ın İK tarafından baktığımızda; yaptığımız her çalışmada, attığımız her adımda ve başlattığımız her projede çalışma arkadaşlarımızı odağımıza aldık. Çünkü Ford Otosan’ı Türkiye’nin en çok tercih edilen sanayi şirketi yapmak en büyük hedeflerimizden biri. Dünyanın önde gelen firmalarından biri olan ve her yıl “En İyi İşyeri” araştırması ile işveren mükemmelliğini ölçen Aon Hewitt’ten aldığımız “En İyi İşyeri-Türkiye” ödülü de bu yolda doğru şekilde ilerlediğimizin en güzel kanıtı. El ele Ford Otosan’ı geleceğe taşımaya devam!