Başarının En Önemli Parçası: Duygusal Zekâ

Ali R. Aksoy
Yazarlar

Ali Rıza Aksoy İnsan Kaynakları Lideri

Zihnin öğrenme, öğrenilenden yararlanabilme, yeni durumlara uyabilme ve yeni çözüm yolları bulabilme yeteneğine verilen ad olan zekâ, genellikle ölçülebilen zekâ katsayısı olan IQ’nun yüksekliğine göre değerlendirilir. Peki, öğrenmede, öğrendiğinden yararlanabilmede ve yeni çözümler üretebilmede duyguların hiç etkisi yok mudur?

Peter Salovey ve John D. Mayer tarafından yazılan ve 1990 yılında yayınlanan Duygusal Zekâ başlıklı makaleden önce de, zekânın yaşamın tüm alanında yeterli bir unsur olmadığına dair çalışmalar yapılmaya başlanmıştı. “Duygusal zekâ” adı verilen “emotional intelligence” (EQ), bu makale ile daha görünür olmaya başladı. “Duyguları işe karıştırmak başarısızlık getirir” gibi bir yaygın kanının aksine, başarılı olmak için duyguları doğru ve etkin bir biçimde kullanmak ve kontrol etmenin gerekliliğini savunan bir düşüncenin ortaya çıkması, bugüne kadar sadece IQ yeterliliğini baz alan birçok bilim insanı için ufak bir şok etkisi yarattığını tahmin ediyorum.

Duygusal zekâ günümüzde aslında özel bir bulgunun, kayıp olan bir parçası gibi görülüyor. Bugün başarının çok önemli bir parçası ve en az IQ kadar gerekli olduğu da yapılan araştırmalarla ortaya konmuş durumda. Uygun kararlar verebilmek için duygu ve düşünceyi doğru şekilde harmanlamak olarak tanımlayabileceğimiz EQ, zekâdan ya da IQ’dan tamamen farklı bir öge. IQ doğuştan gelen ve yıllar içerisinde çok da fazla değişmeyen bir özellik iken, EQ sonradan da kazanılabilen ve geliştirilebilen bir olgu. Yani bir insanın IQ seviyesi yıllar geçtikçe yükseltilemese de EQ seviyesini tecrübe kazandıkça yükseltmek mümkün olabiliyor.

Herkeste farklı seviyelerde bulunan duygusal zekâ aslında 2 ana temele dayanıyor: kişisel yeterlilik ve sosyal yeterlilik.

Kişisel yeterlilik, duygularınızın farkında olma, davranışlarınızı ve eğilimlerinizi yönetme yeteneğinizdir. Kişisel yeterlilik; kendinizle ilgili farkındalığınızı ve kişisel yönetim yeteneklerinizi belirlemenizi ve aynı zamanda diğer insanlarla olan etkileşimlerinize daha fazla odaklanmanızı sağlıyor. Bu özellik de kendi içerisinde ikiye ayrılıyor;

  • Duygularınızı ve duygularınızın oluşmasını sağlayan şartları doğru şekilde algılama olarak tanımlayabileceğimiz öz farkındalık ve
  • Esnek ve olumlu davranışlarınızı yönlendirmek için duygularınızın farkındalığını kullanma yeteneği olan öz yönetim.

Sosyal yeterlilik ise; sosyal farkındalık ve ilişki yönetimi becerilerinden oluşuyor diyebiliriz. Sosyal yeterlilik, etkili bir şekilde yanıt vermek ve ilişkilerin kalitesini artırmak için diğer insanların ruh hallerini, davranışlarını ve motiflerini anlama yeteneğiniz aslında. Kişisel yeterlilik gibi kendi içerisinde ikiye ayrılıyor;

  • Diğer insanların duygularını doğru şekilde alma ve anlama yeteneği olan sosyal farkındalık ile
  • Kendinizin ve başkalarının duygularını başarılı yönetmek için duyguların tamamını bilinçlendirme yeteneğiniz olan ilişki yönetimi.

Bugün bu dört alanda güçlü olmak, profesyonel iş yaşamında da başarının anahtarı olarak birçok uzman tarafından kabul görmüş bir düşünce. Yapılan araştırmalar duygusal zekâsı yüksek insanların her iş alanında %58 oranında başarılı olduğunu ortaya koyuyor. Duygusal zekâ, bireysel performansı etkileyen önemli bir unsur olduğundan dolayı, profesyonel başarılarda da etkin rol oynamaktadır.

IQ ve EQ dışında kişilik de yapbozun son parçasını oluşturur. Ama tıpkı IQ gibi, içe ya da dışa dönüklük gibi keskin duruşları karşılayan kişilik de tek başına duygusal zekâ için belirleyici bir faktör değil. Bu kavramların 3’ü de kendilerine ait bağımsız alanlara sahip.

Kendi güçlü ve zayıf yönlerinizi bilmek sizi profesyonel anlamda başarıya ulaştırdığı gibi, bir lider olarak ekibinizin güçlü ve zayıf yönlerini doğru analiz etmek de, sizi başarılı bir lider, ekibinizi ise başarılı bir ekip yapar. İşte tam bu noktada EQ’nun önemi daha da anlaşılır olacaktır. İster bir lider olun ister ekibin bir parçası…

Unutulmamalıdır ki, kendini bilen, tanıyan, duygularını doğru tanımlayıp, onlarla doğru şekillerde başa çıkmayı bilen insanlar, meslek seçiminde, iş yaşamında, bireysel ve sosyal yaşamlarında her zaman içten gelen bir motivasyon ile hareket ederek başarıya ulaşırlar.